Kitapta kurgu iki farklı zamanda ilerliyor. Kitapta en sevdiğim yerler, olayın akışına yerleştirilmiş ve aslında hepimizin bildiği ama aslında bilmiyormuşuz da sanki o an tam olarak orada öğrenmişiz gibi hissettiğimiz daha doğrusu o an durup fark ettiğimiz gerçekler. Mesela: “Öğrendiğim şu, hayatta her şeyi tüketen, ruhu öldüren, sahip olduklarının kıymetini unutmana sebep olan tek bir şey vardır, o da alışmak”, “Kibir ruhuna usul usul sirayet eder, haberin olmaz”, “Susan adamın kafası gürültülü olur”. Kitabın sevmediğim yanı ise çok fazla sigara ve rakı güzellemesinin olması. Kitabın sonuna kadar kurgu müthişti. Heyecan ve merak duygusu hep vardı. Ama kitabın sonu o kadar hızlı ve o kadar şaşırtıcı bitti ki. Kitabın bittiği noktadan ayrı bir kitap yazılırmış ama tabi yazarın kararı. İyi ki okumuşum. Edebiyat, tarih, sosyoloji, psikoloji, felsefe iç içe geçerek ilgi çekici bir kurguyla keyif veren bir romana dönüşmüş.