Gün Ortasında Karanlık Hakkındaki Yorumlar

Kesinlikle okunmalı, tavsiye edilir.

Tek adama dayalı dikta rejimlerinin işleyiş mantığını ve zulümlerini anlamak açısından oldukça etkileyici.

Meşhur "Devrim evvela kendi evlatlarını yer" sözünün isim giymiş bir hikayesi. Hikaye dediğim, tabi öyle aksiyonlu bir kurgu değil. Sovyet devrimi sonrasındaki durumun bu söze nasıl mâsadak olduğunu bize eski bir yöneticinin tutuklanışı, fikirleri, hatıraları, sorgulamaları ve fikir çarpışmaları üzerinden anlatılıyor. 1984 romanındaki gibi kurulan dünyanın her yanının detayları verilmemiş. Sadece temas eden noktalarda rejim anlatılmış ki buraları okurken de distopik ve kurgu bir dünyadan ziyade tarihte var olmuş bir "devrim" örneğinin gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesinin altında yatan fikriyatı okuyor olacaksınız. Yavaş akan ama insanı sürükleyen bir kitap. Bitirmeden elimden bırakamadığım için neredeyse sabahladım.

1984, Biz, Cesur Yeni Dünya'nın saflarında yer alacak çok kasvetli bir distopik şaheser.

Kitabın felsefesine,geçişlerine bayıldım. Kesinlikle okunması gereken bir kitap.

Daha önce okuyup tekrar kitaplığıma kattığım bu muhteşem eser gerçekten okunmalı.

stalin ve dönemini iyi anlamak istiyorsan okumalısınız

Çok etkileyici, muhteşem bir kitap.

Bu kitaba gerçekten bayıldım konusu hakkında bilgi verecek olursam eğer biraz Ayn Rand’ın “Atlas Silkindi” biraz Bernard Malamud’un “Tamirci” biraz George Orwell’ın “Hayvan Çiftliği” biraz Howard Fast’in “Sacco ile Vanzetti” ve biraz da Victor Hugo’nun “Bir İdam Mahkumunun Son Günü” kitaplarının karışımı diyebilirim, ama mutlaka okuyun ve kitaplığınıza koyun

okunması gereken önemli eserlerden biri

2 kere okumuştum, üçüncü kere okuyorum.

Distopya tarzı sevenlerin okuması gereken bir kitap.

Kütüphanemde 1984'den sonraki yerini aldı. Güzel bir distopya örneği.

Boğucu atmosferi olan bir kitap, kahramanla birlikte siz de aynı şeyleri yaşıyorsunuz resmen.

Değerli bir hocamın tavsiyesiyle sipariş verdiğim kitap. Sabırsızlıkla bekliyorum.....

Baskıcı rejimin etkilileri her zaman haklı oluşu ve yok edici sert tavrı. Gayet başarılı bir roman.

Bir insanın hayatında okuyabileceği en karamsar kitap olabilir ve kesinlikle o ümitsizliği yaşatıyor. Müthişti.

Distopya severlerin kaçırmayacağı bir eser bence

George Orwell beğenmiş biz ne diyebiliriz ki.

İlgi çekici konusuyla okunmayı hak eden şahane bir roman. 1930'lu yıllardaki baskıcı Sovyet rejimini anlatan eseri tavsiye ederim.

Stalin rusyası ve her devrim önce kendi çocuklarını harcar.

Koestler in önemli ilk 3 eseriden biri

Harika bir kitap, romanın ilk cümlesi o kadar çarpmıştı ki. Sovyetler rejimini gayet iyi anlatmış. Duyguları o kadar güzel vermiş ki Koestler.

Ağır bir dili var bana göre. Tarz olarak sevdiğim türde olmamasına rağmen yine de okunması gerekli.

Yazar, romanın da Stalin diktası altındaki 1930’lar Sovyetleri’ni anlatıyor. Başyapıt niteliğinde bir roman olduğunu düşünüyorum. Tavsiye ederim.

Arthur Koestler'in müthiş eseri.
Eski Komünist komutanın, eski bir cephe arkadaşı olan işkencecisi ve yan oda arkadaşı ile tartıştığı sayfalar beni çok etkiledi.

Okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu. Uzun uzun bir yorum yapmayı cok isterdim ancak bu kitabin bende bıraktığı etkiyi tarif edecek cümlelerim yok. Almak icin tereddütünüz varsa hic düşünmeyin alın okuyun derim.

Cemil Meriçin sözünü anımsattı; düşünce şüpheyle başlar

Arthur Koestler'in bu muhteşem kitabında mantığını her şeyin önünde tutan fakat yaşadıklarından sonra vicdan muhasebesi yaparak devrime olan inancını yavaş yavaş kaybeden bir devrimcinin, sistem için zararlı hale geldiğini düşünenler elinden kendi kendisini nasıl cezalandırdığını okuyoruz.Kahramanın ruh halini Dostoyevski yetkinliğinde anlatma becerisi gösteren yazar olay kurgusunu da çok iyi oluşturmuş.Ayrıca totalitarizmin nasıl bir canavara dönüşerek karşısına çıkan herkesi kendi evladı dahi olsa yuttuğunu çok iyi yansıtabilmiş.Kitabı okurken "Devrim ilk önce kendi evlatlarını yer." ve "Kimse suç işlemeden ülke yönetemez." aforizmaları beynimde dolaşıp durdu.Beklentimin çok üstünde bulduğum bu kitabı her kitapseverin okumasını şiddetle öneririm.

hapishane edebiyatında bir başyapıt. ayrıca bilgi verici bazı bölümleri vardı ki son derece güzel üslupla aktarılmıştı

Kitap için George Orwell yaptığı yorum yeterde artar bile...

Distopya severler için en güzel örneklerinden bir tanesi... Okuyun, günümüze farklı bir bakışla bakın...

Sorgulamaları beni çok etkiledi mutlaka okunmalı. Bulunabilirse comissar and yogi' yi de tavsiye ederim

BİR DİKTA REJİMİNİN İNSAN HAYATINI NASIL TABİRİ CAİZSE CEHENNEME ÇEVİREBİLDİĞİNİ ANALATAN GÜZEL BİR KİTAP

Dikta rejimi-muhalefet-sorgulama-yargısız yargılama-kamuoyu ve benzeri evrensel konunun Ribashov karakterinin özelinde anlatıldığı bir roman. Kalabalık olmadan, sade, sürükleyici, düşündürücü çok güzel bir roman.

Okuduğum en güzel kitaplardan biridir. Ütopya severlere tavsiyemdir.

Koestleri okumaya yeni yeni başladım ve beğendim.

Stalin döneminde yapılan tasfiyeleri sıkıcı olmadan anlatan güzel bir kitap

Muhteşem.

Stalin'in insan öğüten değirmeninde halkın tüm düşmanları öğütüldüğü gibi, açık gizli Stalin muhalifleri de bu değirmenden geçmiştir. Kitabın başından daha karakterin başına ne geleceğini tahmin ettiğinizi farkediyorsunuz okurken, ama nasıl gelecek sorusu için devam ediyorsunuz.

Metin Çulhaoğlu, bu kitabın erken yaşlarda okunmasına salık veriyor. Ben de bu nedenle okudum. 1930'lu döneme ait o kadar çok kitap, film ve oyun var ki gün olur etkilenip yanlış kararlar verbeilirsiniz.
Okumak gerektiğini düşünüyorum ben de.

“Parti, size pek kurnaz olmayı öğretmiş. Ama fazla kurnaz olanın ahlâk anlayışı da kalmaz” diyor kapıcı Wassilij, Rubashov’un mahkemesini gazeteden okuyan partili kızına. Romanın başkarakteri Rubashov’un, ölüm cezasını beklerken yaptığı iç sorgulamaları ve özeleştirisi: “Tüm görenekleri silip attık, bize rehber olan tek ilke mantıksal sonuca bağlanan çizgi; ahlâki saframız olmaksızın yol alıyoruz denizde”
Koestler, ülkemizde pek bilinmeyen ve çok okunmayan bir yazar. Sovyetler’deki Stalinist devlet yönetimini konu edindiği bu romanda uygulanan komünist devlet yönetim metodunu da eleştiriyor. Sağ-Sol görüş fark etmeden herkes okumalı ama sol görüşe yakın olanların, konu üzerinden kendi eleştirilerini de yapmaları gerekecek bu okuma sonrası. Önyargısız ve gerçekçi değerlendirmelerle… İyi okumalar…

Kömünist olan Arthur Koestler,Rusya'da 1930'lardaki tasfiye hareketini gözlemledikten sonra bu meşhur mücadele ve hapishane romanını kaleme alıyor.Akıcı anlatımı ile güzel bir eser...

Hücre hapsi alan siyasi bir hükümlünün psikolojik baskı ve yoğun soruşturma sonunda pes etmesini anlatan güzel bir roman,,,ben beğendim.
6 Ocak 2024
Hasan Ballı Erzurum

1941’de yayımlanıyor Gün Ortasında Karanlık. Almanya’da Hitler, Rusya’da Stalin, Birleşik Krallık’ta Churchill. Ve Dünya’da buhran. İkinci Dünya Savaşı sürmekte.
•
1 numara ve karşısında olanları anlatıyor Koestler. Ya da 1 numaralı adamları.
•
404 numaralı hücre. Gözetleme deliğinden bizlere bakan: Nicholas Salmanovtich Rubashov. Bir muhalif. Belki de birçok muhalif ya da her devrimci gibi noksanlı.

Kapısı GÜM GÜM’ler ile çalınan ve sıcak yatağından hücreye tıkılan bir muhalif.

Bodrum katlarında, korularda, tren istasyonlarında, müzelerde ve kulüplerdeki ‘tanışıksız’ buluşmalar sonrası hücreye tıkılan bir muhalif.
•
Hapishane edebiyatının, güneş altındaki karanlığın, ışıklar arasındaki kaybolmuşluğun romancısı sanırım Koestler.

Baskıları sahaflardaki eserlerinin yanında birçoğu çevrilmeyi bekliyor halen.
•
Okunmalı.

hapishane güncesi olmanın yanı sıra “otokratik” lider tiplemesini eleştiri içeren nadide bir kitap..siyaset ve tarih seven okuyucuların zevkle okuyacağı akıcı bir roman.. şiddetle tavsiye ederim.

Koestler, Cemil Meriç'in sık sık bahsettiği bir isim. Referans kaynağı bile okumak için bir sebep.

Koestler'in ilk önce "Sıfır ve Sonsuzluk" adıyla yayınlanan kitabıdır. Her ne kadar Türkiye'de çok göz önünde olan kitaplardan olmasa da özellikle kişinin içsel konuşmalarını çok başarılı bir şekilde analiz eden kitaplardan bir tanesidir. Ayrıca son dönemlerde çıkan içi boşaltılmış roman fulyasına inat çok keyif veren bir edebi niteliği de vardır. Kesinlikle tavsiye edeceğim bir roman.

Unutulmuş bir distopya. Cesur Yeni Dünya, Biz ve 1984 okuyan herkesin, mutlaka okuması gereken eser.

Yazar "1984" gibi ve "Cesur Yeni Dünya" gibi ütopik bir pencereden gerçekleşmesi muhtemel senaryoları gözler önüne sermiş . Biraz önce belirttiğim türde ütopik romanları seviyorsanız " Gün Ortasında Karanlık"ı da seveceksiniz.