Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

karaademm Tarafından Yapılan Yorumlar

25.05.2020

1905 yılı Paris’inde ‘denizlerde yaşamak için denizcilik okuluna giren bağırsak humması bir adam’ ile ‘uzun boylu, güzel, akıllı ve gencecik bir kadının’ evladı olarak dünyaya gözlerini açtı Jean-Paul.

Okumak ve yazmak olarak iki bölümde kaleme aldığı otobiyografik eserinde şöyle anlatıyor büyükbabası ve kitaplara tutkusunu:

“Büyükbabamın çalışma odasında her tarafta kitaplar vardı; onların ancak ekim ayından biraz önce yılda bir kere tozunun alınmasına izin veriliyordu.”

“Daha okumayı öğrenmeden, onlara ilişkin düşler kuruyordum... Ailemin zenginliğinin onlara bağlı olduğunu hissediyordum.”

Sözcükler, 59 yaşındaki Sartre kaleminden çıkmış bir kitap. Onun çocukluğuna yıllar sonrasında ‘bakışını, dönüşünü’ müjdeliyor aslında.

Babasının vefatıyla başladığı yorgun yaşamı ablası olacak yaştaki ‘annesiyle’ devam ediyor.

Ufacık bir çocuk olsa da edebiyata ve felsefeye eğilimi o günlerde kendini göstermeye başlıyor.
24.05.2020

Bir sabah gözlerini açtığında bir böceğe dönüştüğünü anlayan Gregor Samsa.

Her incelemede, yorumda bu cümleye rastlamak olası. Peki dönüşüm neye işaretti? Dönüşümle birlikte neler yaşadı Samsa? Ya da dönüşümüne tepkisi neler oldu çevresindekilerin?

Kafka bize bu soruların birçoğunun cevabını o 100 sayfalık romanında vermeye çalışıyor. Otobiyografik izler var mı diye sorduğumuzda onun hayatını araştıran her insanın evet cevabı verdiği de bir soru bu. Silik bir karakter ve başında ‘yargı sopasıyla’ mütemadiyen dikilen despot bir baba.

Dönüşüm, hem biz insanların sistem içerisinde böcekleşmesini anlatırken aynı zamanda da sizlerin edebiyat okumalarında bir dönüşüme katkı sağlayacaktır.

Düzenli bir işe sahip olan Samsa’nın ‘böceğe dönüşmesini düşünmektense’ işine zamanında gidip gidemeyeceğini düşünmesini okuyacağınız satırlar sizlere bence çok fazla şey katacaktır.

Dünya edebiyatının başyapıtlarından olan Dönüşüm’ü kütüphanenizde daha fazla bekletmeyin derim.
24.05.2020

Strugatski kardeşlerin 1971 tarihli eseri var elinizde. Gerçi sonsözde Boris Strugatski’nin detaylı şekilde anlatacağı üzere kitabın sansürsüz bir şekilde yayımlanabilmesi 8 yıl kadar sürüyor.

Andrey Tarkovski’nin 1979’da perdeye aktardığı filmi ‘İz Sürücü’ de bu eserden uyarlama aslında. Henüz ben gibi izlemeyenler kitap sonrası izleyebilir elbette.

Eser 23 yaşındaki laborant Redrick Schuart ile kapılarını açıyor. Redrick, uzaylıların ziyaret ettiği ve bazı atıklar bıraktığı ‘bölgelerde’ bunların ‘izini sürüp’ satan bir Stalker’dır.

Tender, Kiril, Arthur ise buraya yaptığı yolculuklarda ona eşlik eden kişilerden bazıları.

Olaylar, Harmont Şubesi Elektronik Cihazlar Bayi Temsilcisi Richard H. Noonan sonrası başka bir evreye geçecektir.

Bölge adı verilen yerlerde sadece piknik midir uzaylıların amacı?

Ya da birkaç ‘zamazingo’ mu bırakmaktır?

Rusya’nın büyük bilimkurgu yazarlarından etkileyici bir eser Uzayda Piknik. Buyurun.
23.05.2020

1931’de yayımlanmıştı Cesur Yeni Dünya ve eserin yayımlanışından yaklaşık 30 yıl sonra 1958’de bu eserini kaleme aldı Huxley.

Denemeler toplamı olarak da okuyabilirsiniz yorumlar toplamı olarak da. Aslında elimizden tutup 30 yıl öncesinde yazdığı eserine götürecek bizleri.

Cesur Yeni Dünya’da yazmış olduklarının 30 yıl sonra gerçekleşip gerçekleşmediğini veya ne derecede gelişme-değişme gösterdiğini bir bir kaleme alıyor.

Eserinin önsözünde de yazdığı gibi:

“Ama hayat kısadır, bilgiyse sonsuz; kimsenin her şeye zamanı yok.”

zamanı varken her şey olmasa da bize
‘bir şeyleri’ anlatmaya çalışıyor.

Aşırı nüfus ve artışı, beyin yıkama, bilinçdışı ikna gibi birçok başlık açıyor eserinde.

Ve tabiki 2. Dünya Savaşı. Milyonların katledildiği-öldüğü bir savaş atlatılmıştır ve buna da değinecektir elbette.

Diktatörlükte propaganda başlığında özellikle Hitler üzerinden söyleyecek çok şeyi olacak Huxley’in.
21.05.2020

Basımı yakın zamanda Can Yayınları’ndan yapılan Emile Verhaeren portre denemesi-biyografisi yer alıyor burada.

Émile Verhaeren (1855-1916) Belçikalı sembolist şair. Benim bakabildiğim kadarıyla parça parça olmak dışında şiirleri dilimize kazandırılmış değil.

Benim gibi onun şiirlerini okuyamadan esere başlamak yorucu olacak ve alacağınız zevki aşağılara çekecektir.

Verhaeren’in şiirde izlediği yolu anlatmak için şunları yazıyor Zweig:

“Şiir de dünyayı ısrarla soktuğu dört köşeli hapishanesinden çıkartır, kendini her duyguya, her ritme, her melodiye bırakır; uyum sağlar, esnekleşir, köpüren bir zevk içinde şehirlerin müthiş gücünü içinde saklayabilir.”

Ve yine onun sanattaki arzu ve özlemini ‘Dünya’yı seyretmek değil, hissetmektir.’ olarak açıklıyor.

Şairin doğumundan başlayıp gelişimine, farklı meslek gruplarını tanımasından zevklerine, gösteriş ve abartıdan uzak yaşamına kadar birçok detayı anlatıyor Zweig.