Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

ismail_atan Tarafından Yapılan Yorumlar

16.05.2006

İlber Ortaylı'nın "İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı" eserini okuduktan sonra bu kitabın değerini bir edebiyat öğrencisi olarak çok daha iyi anladım. 19. yy'da meydana gelen olayların aydın kesimimizin fikirlerinde ne gibi sonuçlara neden olduğunu bu eserde izlemek mümkün. Bunun yanında 19. yy'da fikir hayatına yön veren Namık Kemal, Şinasi vb. şahsiyetlerin açtığı yolda ilerleyen yeni nesillerin de sanatlarını burdan izleyerek sağlam zeminlere oturtabiliyoruz. Keşke Tanpınar bu eseri tamamlayabilseydi...
16.05.2006

Kitap Azerbaycan Edebiyatı'nı anlatıyor olabilir. Onun üzerindeki tartışmaları içeriyor olabilir; ancak daha derinin de ise tarihsel gerçekleri barındırması bakımından özellikle çok dikkat çekici.

Azerbaycan'daki edebiyatın ilerleyişini, iç ve dış faktörleri, Azerbaycan aydınının maruz kaldığı zorlukları, onların fikir dünyalarını anlatması bakımından önemli bir eser.

Sovyet döneminde Azerbaycan'ı Türk dünyasından koparmak için yapılanlar ve bununla ilgili izlenen politikalar da eserin sayfaları arasında yerini almış. Azerbaycan'ın resmi dili Azeri Türkçesi iken Azerice olarak değiştirilmesi, kendilerine Türk derken Ruslar tarafından Azeri Milleti isminin takılması Rusların izlediği politikaları gösteriyor. Gerçekten dikkat çekici bir kitap...
16.05.2006

Kitap tam bir Türk kılasiği. Servet-i Fünun döneminde düz yazıya yön veren ve devrinin gençlerinin ağzından konuşan bir roman. Dikkat edilmesi gereken bir husus da Halid Ziya'nın bu eseri daha 22 yaşında iken yazmış olması. Bundan önce yazdığı beş romanında belki bu kadar olmasa da ustalığını konuşturmuş. Ahmet Cemil karakterini dönemin bir tipi haline getirmiş...

Eseri sadeleştirmiş olsa bile günümüz için yine de ağır gelen kelimer var. Ancak bunu Özgür Yayınları çok güzel bir yöntemle çözmüş. Kelimelerin orijinellerine sadık kalınmış ve gerekli kelimelerin anlamları parantezler içinde verilmiş. Böylece hem yazarın eserine sadık kalınarak onun üslubu köreltilmemiş, hem de okurun her satırda bir sözlük karıştırmasına gerek kalmamıştır... Bence sadeleştirilmiş metinlerden okumak yerine hem yazarın sanatına hem de üslubuna saygı açısından orijinalinden okunmalıdır...
16.05.2006

Yüzyıllardır Divan Şairleri Türkçe'yi beğenmeyerek, başka bir ifadeyle Türk dilini eksik kabul ederek Arapça ve Farsça divanlar yazmışlardı. Yahya Kemal Beyatlı, aruz vezninin Türkçe ile de mükemmel bir şekilde kullandığını ispatlamıştı. Öyle bir zaman geldi ki eski yeni tartışmaları bir kenara bırakıldı ve bu kez Fırazsızca'nın şiirsel dili bizim şairlerimiz arasında kabul görmeye başladı. Fakat bunun böyle olmadığı ve dilin kendi özüne döndüğü kısa zamanda ortaya çıktı.

Nihad Sami Banarlı, Türkçe'nin Sırları'nda Türkçe'nin dünya dilleri arasındaki yerini küçümseyen kişilere, özellikle de şair olduğunu zanneden, eskilerin deyimiyle müteşairlere büyük ölçüde derslerini vermiştir.

Arapça, Farsça ve Fıransızca'nın ardından dilimiz şimdi de İngilizce'nin işgali altında. Fakat dil kendi gramer bütünlüğünü bozmadıkça bu heves de gelip geçici olacak ve dil yine kendi özüne dönecektir. Türkçe dünyanın en zengin dillerinden birisidir. Bir kelime çoğu zaman kullanıldığı yere göre 4-5 anlam kazanabilir. Biraz daha zorlandığı zaman bu sayıyı arttırmak da mümkündür. Bunun yanında ekler arasındaki uyum da gözönünde bulundurulduğu zaman ortaya mükemmel bir ses çıkar. Yaşadıklarımız, kullandıklarımız bir özentiden ibarettir ve Türkçe inşallah her yerde hakettiği değeri görecektir.
14.05.2006

Tarih kitabı olup da içinde taraf tutmadan bilgi veren ender kitaplardan birisini yazmış İlber Ortaylı. Üstelik günümüzde bile hala tartışması süren olaylara daha nesnel ve kanıtlayıcı örneklerle yaklaşmış. Kendi içinde Batı'yı yorumlamış: "Batı nedir? Bugün bu soruya Avrupa diye cevap verenlerin yanında Amerika, dahası Japonya diye cevap verenler var. İşe sanayi imparatorluklarının bilançolarıyla bakınca Japonya Batı'ya girer. Parlamentarizm diye bakınca Sarklığın protatipi diye gözlenen Hindistan niye Batı olmasın ki?" Bu yorum ciddi anlamda dikkate alınması gereken bir yorumdur mesela. Bunun yanında bizim Batılılaşmamıza İslamiyetin engel olduğunu düşünenlere de şu yanıtı veriyor: "Voltaire, İslam için olumlu yargılamalarda bulunan biri. Voltaire, Doğu'da 'despot yönetimin varlığını ve özgür sanatın bulunmamasını' İslam'la değil eski Yunan kültürüne uzak kalmak ve semitik kültür çevresinin kalıplarını benimsemekle açıklar."

Belki fazla uzun olacak; ama Osmanlı'nın yönetim şeklini eleştirenlere de şu cümle gerçekten iletilmesi gereken bir yargıdır: "19 yy'ın otokratik yönetimi sanayi, tarım, ticaret ve eğitimde güdümlü bir gelişme politikası izlemiştir ve tebaya 17.-18. yy monarşileri gibi bir sürü olarak değil, zabturabt altına alınması gerekli, ama kanun ve düzenin güvencesi altında yaşamaya ve daha insanca muameleye hak kazanmış halk olarak bakar. Sultan 2. Mahmut'un şu sözleri anlamlıdır: 'Saltanatın millet için dehşet ve korku kaynağı değil, destek olmasını isterim.' "

Bütün bu örneklemelere bakılarak tarihimiz yeni baştan değerlendirilmiştir bence. Önyargılardan uzak ve sade bir dille yazılmış olan bu eser, günümüzün siyasi ve fikri yapılanmalarına da kaynak ve örnek olabilecek nitelikte bir eserdir. Başta tarihçilerin, ardından öğretmenlerin, sonra da siyasilerin okuması gereken bir kitap.