Toplam yorum: 3.082.020
Bu ayki yorum: 1.700

E-Dergi

ismail_atan Tarafından Yapılan Yorumlar

24.02.2006

HER TÜRK ASKER DOĞAR

Bu vatan kolay kazanılmadı. Bu vatan kolay savunulmadı. Geçmişte milyonlarca genç insanımız, bu topraklar uğruna oluk oluk kanlarını akıttı. Barış anlaşmaları imzalandı, karşılıklı sözler verildi, sınırlar çizildi...

Peki ya şimdi... Hala devam ediyor savaş. Gencecik mehmetlerin hala kanı akıtılıyor; ama boşuna değil, haklı bir sebep uğruna.Bayrağımız ve vatanımız uğruna... Yine azıttılar. Yine insanımızın kanına girdiler. Onların kökü kazınmadıkça Mehmedimin kanı akmaya devam edecek. Belki kanı akanlardan biri de ben olacağım kimbilir...

Kitap konu bakımından çok güzel. İnsan çoğu yerlerde duygularına hakim olamıyor. Ama keşke daha profesyonel birinin elinden yazılsaymış. Saf ve gerçek duygular anlatılmış ama çok fazla kelime hatası, kelime tekrarı yapılmış. Sadece bir günlük havası var kitapta. Keşke daha fazlasını verebilseymiş yazar. O zaman eminim çok daha fazla insana hitap eder ve "Şu Çılgın Türkler" kadar başarılı olurdu.
21.02.2006

Amerika'nın kanla, kinle ve savaşla kurulduğunun en güzel kanıtı... Bir İspanyol Papazın kendi soydaşlarının yaptığı katliamları gözlemlerine dayanarak yazması gerçekten çok etkileyici. Ancak papaz Amerikan yerlilerinin sanki öldüklerine, vahşice öldürüldüklerine üzülmemiş de yerlilerin hristiyanlaştırılmadan, vaftiz edilmeden öldürülmelerine kızmış gibi. Ayrıca kitabın çevirisi de oldukça eksik yapılmış bence. Birçok yerde devril cümleler var ama cümlenin başı neresi sonu neresi belli değil.

Amerika'nın kökü vahşetle ve kanla atılmış. Venezüella, Peru ve Meksika vb. diğer pek çok devleti zamanında vahşice işgal etmiş ve sömürmüş. Küçük çocuklar öldürülerek kolları bacakları kızartılıp taze et diye yenmiş. Bunları bir hristiyan papaz söylüyor ve gerçekten etkileyici. Kısa bir kitap; fazla zamanınızı almaz. Bir fikriniz olması bakımından okumanızı tavsiye ederim...
20.02.2006

"4'ün Kuralı" konu bakımından gerçekten güzel bir eser. Tarihin derinliklerinde ışık tutulmamış ve gizli kalmış bir şifrenin ortaya çıkarılmasını anlatıyor. Yazarlar eseri yazarken çok fazla "hal değerlendirmeleri" ne yer vermişler. Okur tam aksiyonun artmasını beklerken, roman kişilerinden birisinin geçmişte yaşadıkları anlatılmaya ya da iki kişinin arasında geçmişte yaşanmış bir olay araya giriveriyor. Maceradan ziyade kişi tasvirlerine ağırlık verilmiş bir roman. Eserin arkasındaki tanıtım yazında Nelson DeMille "Eğer Scott Fitzgerald, Umberto Eco ve Dan Brown roman yazmak üzere bir takım oluştursalardı ortaya çıkan eser 4'ün Kuralı olurdu." demiş. Ben bunu biraz abartılı buldum. Umberto Eco Ve Dan Brown'un kitaplarını da okudum. Kesinlikle Dan Brown tek başına daha güzel eserler ortaya çıkarıyor.

Abartılar bir kenara bırakılırsa eser okunmaya değer, güzel bir eser. Üniversitede okuyan bir grup arkadaşın birbirlerine olan bağlılığı da güzel anlatılmış. Bunun yanısıra bitirme tezini üniversitenin neredeyse ilk yıllarında almaları bana etkileyici geldi. Aslında bizde de bitirme tezi son sınıfta değil de ilk yıllarda verilse belki daha faydalı olurdu. Bu eseri okuduktan sonra "keşke böyle bir roman bizim Eski Türk Edebiyatı eserlerimizden biri için de yazılsa" diye aklımdan geçirdim. Düşünsenize "Divan-ı Hikmet" in içinden şifrelenmiş mesajlar çıktığını. Ne dersiniz, güzel olurdu değil mi?
15.02.2006

Vural Savaş gerçekten harika bir iş çıkarmış. "İrtica ve Bölücülüğe Karşı Militan Demokrasi" bugünün insanlarının okuması ve gerçekleri görmesi bakımından oldukça önemli bir eser. Türkiye'de olup biten olayları en çarpıcı örnekleriyle korkusuzca kaleme almış Vural Savaş. Din kisfesi altında siyaset yapanlara, Atatürkçülüğü siyasete alet edenlere, Milli duygularla iktidar olma çabası içinde olanlara verilmiş gerçekten güzel bir cevap.

Belki de eleştirilecek tek nokta gerçekten inandığı için dininin emirlerini uygulayan insanlara bu kadar sert yaklaşımı. Samimi ve dinine inanan bir Müslüman Türk olarak hiç bir zaman dinin, milli duyguların ve Atatürkçülüğün siyasete karıştırılması taraftarı değilim. Türkiye'de bir irtica tehlikesi var. Fakat samimi müslümanların dinini yaşaması engelleniyor, onlara da siyasi bir yafta yapıştırılıyor. Benim karşı olduğum nokta da bu. Gerçekten vatanını, milletini ve dinini seven bir insanın rejimle bir sorunu olamaz. Asıl rejimle sorunu olanlar dini alet edip ülkenin bölünmesi için çabalıyorlar. Ak ve kara birbirinden bir ayrılsa o zaman her şey çok güzel olacak.

Biz içimizde kavgalar çıkardıkça bu devlet zayıflamaya, yerinde saymaya mahkum kalacak. Bunlar tamamen dış mihrakların oyunu. Güzel milletimin saf insanları da malesef din elden gidiyor diyerek bu oyuna alet oluyorlar. İnşallah en kısa zamanda aklımız başımıza gelir. Lütfen... Önyargılı olmak yerine hepimizin düşünmeye ihtiyacı var...
15.02.2006

"Benim Adım Kırmızı" edebi açıdan bakıldığı zaman -ki bu kişiye göre değişir- bence güzel bir roman. Özellikle ilk başta bir ölünün konuşturulması, bir köpeğin konuşturulması ve romanın geneline yayılan roman kişilerinin kendi ağızlarından anlatımı bakımından oldukça etkileyici. Eleştirilmesi gereken belki tek nokta cinselliğin biraz fazla ön planda tutulması olabilir. Özellikle usta-çırak ilişkilerinde anlatılanların gerçek tarihimizle ilişkili olması imkansız. Zaten romanlar birer kurgu ürünü oldukları için, bu hususların üzerinde pek fazla durmamak gerektiği kanaatindeyim.

Orhan Pamuk "Türklüğe Hakaret" davasından yargılanıp hüküm giyse de bu durum onun romancılığını ve sanatını etkilemez; etkilememesi lazım. İnsanların dünya görüşleri üsluplarına elbette yansır; ancak eserin edebi değerine artı ya da eksi bir değer katmazlar. Orhan Pamuk'un eserlerini okumak isteyenler, onun düşünce yapısını gözardı ederek okusunlar. Çünkü edebi açıdan bakıldığı zaman romanı gerçekten standartların üzerinde...