Toplam yorum: 3.081.820
Bu ayki yorum: 1.500

E-Dergi

ismail_atan Tarafından Yapılan Yorumlar

08.02.2006

"Bunça bitig bitigme Kül Tigin atısı Yollug Tigin bitidim. Yigirmi kün olurup bu taşka bu tamka kop Yollug Tigin bitidim. Igar oglanıngızda taygununguzda yigdi igidürertiniz. Uça bardıgız. Tengride tirigdekiçe..."

"Bunca yazıyı yazan Kül Tigin'in yeğeni Yolluğ Tigin yazdım. Yirmi gün oturup bu taşa, bu duvara hep Yolluğ Tigin yazdım. Değerli oğlunuzdan, evladınızdan çok daha iyi beslerdiniz. Uçup gittiniz. Gökte hayattaki gibi..."

Orhun Abisdeleri, Türk Milletinin sadece nomatlık yapmadığının, sadece göçebe yaşamadığının, belli bir devlet düzeninin, aile yapısının, ve sosyal bir yaşam tarzının olduğunun kanıtıdır. Dahası, Türklerin tarihini, 7.yy'da başlatanlara verilmiş en güzel cevaptır. Orhun abideleri edebi bir dille yazılmıştır. Edebi bir dilin oluşabilmesi için yüzyıllar gerekmektedir. Öyleyse Türkler Milattan çok daha önce sağlam temeller üzerinde bir devlete, bir dile ve sosyal bir yaşama sahiptiler.

Muharrem Ergin'in hazırladığı bu kitap, yüzyıllar öncesinde yaşamış atalarımızın bize bir seslenişidir. Güncelliğini hala korumaktadır. Bize ilimizi, töremizi bozmamamız gerektiğini nasihat etmektedir. Keşke anaokulda başlatılan İngilizce dersi yerine biraz da atalarımızın sesine kulak verilerek bu tip dersler okutulsa...
08.02.2006

Devlet zaafa düşünce mi "Derin Devlet" ortaya çıkar, yoksa devlet zaafa düşmesin diye mi "Derin Devlet" devreye girer. Sanırım yazdığım cümle "Derin Devlet"in kendisi kadar karmaşık ve anlaşılmaz oldu. Anlamak istiyorsanız röportaj tarjında yazılmış bu eseri okumalısınız.

Susurluk'tan sonra Kurtlar Vadisi dizisiyle tekrar Türkiye gündemine oturdu bu tartışmalar. Her kafadan farklı ses çıkıyor; ama ana hatlarıyla DERİN olanı anlamak için bu kitabı tavsiye ederim.
08.02.2006

Günlük hayatımızda kullandığımız ve çoğu zaman anlamını bimediğimiz deyimlerin hikayesi... Avucunu Yalamak, Çizmeyi Aşmak, Ağzındaki Baklayı Çıkarmak, Keçileri Kaçırmak...vb.

Bilmek kadar güzel bir şey yok sanırım. Deyimlerimizi hikayelerini de bilerek kullanmak çok daha güzel. İskender Pala'nın eserlerini okudukça ona hayranlığım artıyor. Her zaman farklı olmayı ve farklı olanı yakalamayı biliyor. Farkı farkederek farklı bir şey okumak istiyorsanız bu eseri okuyun derim...
29.01.2006

Eser Türk Edebiyatının ilkleri arasında olması bakımından önemli. Romanda birçok yeniliğin Batı'nın etkisiyle edebiyatımıza girdiği gözlenebiliyor. Mekan tasvirlerinin kişinin ruh haline göre yapılmış olması belki de dikkati çeken ilk özellik. Yalnız, dilin sadeleştirilmesi hususuna katılmıyorum. Eğer yazarın ve dönemin üslup özelliklerini iyi bir şekilde anlamak istiyorsak dilde oynama yapılmamalı ve aslına sadık kalınmalı. Okuyucu için önemli olan sadece vakaysa tabiki bir şey diyemem.

Eser küçük bir kız iken oradan oraya satılan bir insanın başına gelenleri, esareti ve özgürlük çırpınışlarını, bu çırpınışların içinde yaşanan aşkı anlatıyor. Dönemin realitelerine uygun olarak kaleme alınmış etkileyici bir roman.
29.01.2006

Servet-i Fünun döneminin şiir dehası Fikret'in bu eseri, içerdiği şiirler bakımından çok önemli. Fikret'in zaman içinde fikri olarak yaşadığı değişiklikleri gözümüzün önünde bütün ayrıntısıyla canlandıran bir eser.

Tablonun altına şiir yazma modası Servet-i Fünun devrinde başlamıştı. Şüphesiz bunun en büyük temsilcisi de Fikret'ti. Şimdi o bu eseriyle resmin altına şiir yazmak yerine, hali hazırda bulunan şiirleriyle okuyucunun zihnine resim çizmektedir.

İstibdat, 2. Meşrutiyet ve ardından gelen dönemlerin resimlerini görmek isterseniz, gözlerinizi Fikret'in satırlarında gezdirin. Eminim karşınıza sisler içinde bir İstanbul tablosu ya da mavi bir deniz çıkacaktır. Belki de Haluk'un çığlıklarını duyarsınız Ferda'da...Kimbilir...