Kitabı henüz bitirdim. Dumanı ve etkisi hala üzerimde. Top sesleri kulaklarımda yankılanıyor adeta. Türk Milleti'nin şeref ve namus için, kurtuluş için başlattığı bu mücadele, tarihte eşine az rastlanacak bir mücadeledir. Halkın bütün olumsuzluklara rağmen, askerin ayağında çarığı olmamasına rağmen, cephane eksikliğine rağmen kazanılmış bir yürek ve inanç savaşı...
Kitapta beni düşünceye sokan tek konu Sultan Vahidettin ile ilgili yerler. Turgut Özakman belgelerle bunları kanıtlayarak eserine almış. Ancak ben Araştırmacı Yazar Murat Bardakçı'nın "ŞAHBABA" isimli Sultan Vahidettin'in hayatını anlatan ve yine belgelere, mektuplara dayanılarak anlatılmıs eserini de okudum. Orada Sultan Vahidettin kendi ağzından "...Facialara kalkan olamadım ise de, siper-i saika (paratoner) vazifesi gördüm. Bütün musibetleri üzerime çektim. Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. Dinine, devletine, vatanına ve milletine hıyanet edenleri Aziz Allah'ın kahreden kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum..." şeklinde ve bunun gibi daha birçok masumane itirafları mevcut.
Dahası Sultan Vahidettin öldüğü zaman Atatürk; "Vatanını ve milletini seven çok dürüst bir insanı kaybettik. İsteseydi Osmanlı hazinesinin yarısını götürebilirdi. demiştir.
Ben şimdi hangi esere ve hangi kaynaklara inanacağımı kestiremez durumdayım. Sultan Vahidettin hain mi değil mi? Birini okuyorum "haindir" diyor diğerini okuyorum "değildir" diyor. Sanırım bu konu daha uzun zaman bizlerin zihnini kurcalayacak.
Her ne olursa olsun "Şu Çılgın Türkler" şimdiye kadar okuduğum kitapların arasında belki de duygu bakımından beni en çok tatmin edeniydi. Birçok yerde gözyaşlarıma hakim olamadım. Önümüzde yine savaş komplo teorileri var. Allah bu millete bir daha işgal yaşatmasın; ancak yaşamak zorunda kalırsak bundan yine büyük bir birliktelikle kurtulabileceğimiz kanaatini taşıyorum.
Allah bu milleti hep birarada tutsun...