Toplam yorum: 3.081.820
Bu ayki yorum: 1.500

E-Dergi

ismail_atan Tarafından Yapılan Yorumlar

30.11.2005

Ahmet Kabaklı'nın beş ciltlik bu eserini alıp almamakta çok fazla tereddüt etmiştim. Üniversiteden bazı hocalarım Ahmet Kabaklı'nın akademik tarzda yazamadığından çala kalem yazdığından bahsetmişlerdi. Tereddüt etsem de beş cildini de aldım. Aldığım zaman gördüğüm şey yalınlık, sadelik ve tam anlamıyla mükemmellikti. Akedemisyenlerin neden önyargılı davrandığını anlayabilmiş değilim hala.

Şu bi gerçek ki eğitim hayatım boyunca Ahmet Kabaklı'nın bu eseri başucu kitabım oldu. Her sıkıştığım anda bana defalarca yardım etti. Kısa ve özlü anlatımıyla zamanımın boşa akıp gitmemesine yardımcı oldu.

Eğitimin dili ve üslubu bence böyle olmalı. Diğer birçok kaynak için yanımda ayrıca bir sözlük bulundurmak mecberiyetinden kurtuldum. Bütün eğitim kurumlarında bulunması gereken en önemli kaynak, bu beş ciltlik Türk Edebiyatı olmalı.
30.11.2005

J. Christophe Grange benim için bir idol oldu diyebilirim. Hayal gücüne, olayları kurgulamasına hayran kaldım. Satırlarda dolaşan kan ve kin beni fazlasıyla etkiliyor. Umaerım "kan" her zaman sadece kitaplarda kalır. Grange'in bütün kitaplarını okudum ve Kızıl Nehirlerden sonra beni en çok etkileyen kitabı bu oldu. Umarım bu kitap da tıpki Kızıl Nehirler gibi filme uyarlanır.
10.09.2003

leyleklerin uçuşunu ilk elime aldığım zaman amatörce yazılmış kırmızı siyah bir gerilim romanı sanmıştım. leyleklerin takip edilmesi ve işlenen cinayetler başta bana çok saçma gelmiş ve bunlar arasındaki bağlantıyı kuramamıştım. fakat ilerledikçe öyle şeyler çıktı ki karşıma sanırım bin yıl düşünsem bu kurguyu çıkaramazdım.

Jen Christophe Grange gerçekten usta bir kalem. yazarın yalnızca Taş Meclisi adlı eserini okumadım. ama şimdi okumam gereken ilk kitap kesinlikle o olacak. yazar inanılmaz bir hayal gücüne sahip. Böhm, kiefer, van dötte gibi insanları her yönüyle biraraya getirip birbirini tamamlayan cani ruhlr yaratması ve luis'in babasını saplantılı bir cani katil yaparak onları tamamlaması gerçekten harikulade bir hayal gücü olduğunu kanıtlıyor. umarım yazar eserlerinin devamını getirir ve bizi gerilimsiz bırakmaz.

24.08.2003

Ana... Fedakar, sabırlı, yardımsever ve umutlu. Oğlu Pavel'in toplumun değişmez kurallarına karşı direnişini sabırla izleyen ona ve arkadaşlarına yardım etmekten çekinmeyen bir ana. Öyle ki oğlu bir mayıs işçi bayramında bayrağı önde taşırken onu asla yalnız bırakmayan, hapse girmeyi bile göze alan fedakar bir ana. Senelerce kocasından diğer kadınlar gibi dayak yemiş bir işçi anası. Maksim Gorki karşımıza öyle bir ana çıkarmış ki, adete bu ana sabrın, adaletin, cesaretin, iyi yürekliliğin ve kurtuluşun timsali olmuş.

Bir küçük topluluğun özgürlük için nasıl canla başla mücadele ettiğini bu eserde fazlasıyla görebilir, ve insanların hapse düşmek ve ölmek pahasına nelerle mücadele ettiğinin canlı şahidi olacaksınız. Dünya Klasiklerinin vazgeçilmez parçası olan bu yapıtı severek okuyacağınıza eminim...
23.08.2003

Şahbaba okuduğum tarihi kitaplar arasında en hoşuma gidenlerden birisi. Cani, katil ve soyguncu denen bir insanın nasıl vatanına bağlı ailesine bağlı bir insan olduğunu üzülerek anladım .Onun hakkında şimdiye değin duyduğum yalanların birer karalamadan öteye geçemediğini anladım.

Bir kaç yıl önceye kadar Osmanlı padişahlarının birer vatan haini olduğu kanısındaydım ama Murat Bardakçının be eseri beni yanılgımdan kesinkes döndürdü. Öyle ki kitapın kapağında Sultan Vahdeddin'in o hüzünlü resmini gördükçe daha önceki düşüncelerim için binlerce kez ondan özür diledim. Sürgünde öldüğü zaman tam bir ay naaşının haczedilmesi göz yaşlarımın akmasına sebep oldu.

Sürgünde çektiği çileler, ve namusluluğu yüzünden hazineden tek kuruşa dokunmayan bir insanın cenazesine bile saygısızlık yapılmış. Ne kadar acı bir durum. Fakat aklıma takılan bir soru var.Ulu Önder Atatürk Sultan Vahdeddin vefat ettiği zaman haberini alınca "Öok namuslu bir adamı kaybettik. İsteseydi Osmanlı hazinesinin hepsini götürebilirdi." demişti. Bu gerçek bilinmesine rağmen Sultan Vahdeddin'in cenazesi niçin uğruna Çile çektiği vatanına getirilmemiştir bunu merak ediyorum.

Tarihimizi malesef yanlış kaynaklardan öğreniyoruz. Murat bardakçı'dan ricam eğer sesimi duyarsa hakkında en çok eser yazılmış padişah olan Sultan Abdülhamid han'ın da böyle bir eserle aklanmasını canı gönülden istiyorum ve kendisine bizim gibileri büyük bir yanılgıdan kurtardığı için teşekkür ediyorum...