Roman, özel güçleri nedeniyle Tanrı Odin tarafından 3 kez yakılarak öldürülmeye çalışılan ama her seferinde kurtulan cadının, üçüncü yakılışından sonra ıssız bir ormana kaçmasıyla başlıyor. Cadının son yakılışında bırakmak zorunda kaldığı kalbini, Tanrı Odin'in kan kardeşi Loki alıp cadıya geri getirir ve aralarındaki ilişki bu şekilde başlar.
Romanda Loki ve Cadı arasındaki ilişkinin gelişimi, aralarındaki duygusal bağın ilerlemesi anlatılırken, bu konuların yanında İskandinav mitoloijisinde adı geçen kişiler ve bu kişilerin aralarında geçen mitolojik olaylar anlatılıyor.
Kitapta, İskandinav mitolojisi ile ilgili çok fazla kişi ve olay olduğu için, kitaba başlamadan önce bu konularla ilgili en azından biraz bilgi sahibi olmakta fayda var.
Yazar akademik kariyerini tarih alanında yapmış olduğundan olsa gerek, romanda bu konuları oldukça detaylı anlatmış; fakat bazı bölümlerde anlatılmak istenen asıl konu arada boğulmuş. Romanın son bölümlerindeki anlatım akıcı olsa da genel olarak çok durağan bir tarz var.
Mitolojiye genel anlamda çok hakim olmadığım için emin değilim; fakat araştırdığım kadarıyla yazar, romanda bazı mitoloijk olayları ve kişileri literatürde geçenden daha farklı olarak yorumlamış.
Genel olarak değerlendirdiğimde yazarın anlatım dilini çok iyi bulmadım. Belki de yazarın ilk romanı olduğundan edebi bir tarzdan çok masalımsı tarih tarzı bir anlatım olmuş. İskandinav mitoloijisine ilgi duyanların sevebileceği; fakat bu konulara uzak olanların çok ilgisini çekmeyecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.
"Ancak Loki'den rahatsız edici kişiliğini alırsanız geriye hiçbir şey kalmazdı." (s. 35)
"Can sıkıntısı ve yalnızlığın yolları sık sık kesişir." (s. 55)
"Suçluluk ağır bir yüktür, Yaşlı Cadı, dedi. Hayatına devam etmek istiyorsan arkanda bırakmak en iyisi." (s. 229)