Onaylı Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
27 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Varlık mı yokluğu var etmiştir, yokluk mu varlığı?
Çoğumuz içinde bir tutam tarih olan kitapları biliriz ve severiz. Okuduğumuz o bazı destansı ve dramatik romanları. Çünkü iyi bir anlatıcının kaleminde bizi alıp götürecek, hüzünlendirecek, kalbimizi alacaklardır. Ve bu kitapları severiz çünkü kırık kalplerimizi tekrar onaracaklarını biliriz. Özellikle konu aile, öfkeli ebeveynler olduğunda hikayenin neresinde olursa olsun insanlık için farklı ruhlarda, farklı şekillerde yöneltilen ama aynı üzüntüyü, eksikliği, kalp kırıklığını hissettiren bu dramlarda paylaştığımız inceliklerin anlatılıp, dikkat çekildiğini görmekten mutlu olacağımızı biliriz. Kitapta anlatılan Canfeda Konağı’nın ve onun hayali sakinlerinin özünde güzel, ilham verici, yürek parçalayıcı, düşündürücü ve bütününde büyüleyici hikayelerinin anlatıldığı, Gece Açan Çiçekler gibi. Konağa hapsolmuş, yalnızlığa terk edilmiş, Halide. Yıllarca konaktan uzakta hayatlar süren kardeşler Cihangir, Zeliha ve Nihal, annelerinin ölümünün ardından, konağın satışı için son kez bir araya geleceklerdir. Bir yandan uzun yıllar öncesinde kalan bir aşk, Derviş Ali ile Handan’ın hikâyesi. Yüz yılı aşan bir uzaklıkta, Osmanlı zindanlarında, ölümünü bekleyen, saf aşkının peşinde derbeder olan, Derviş Ali. İki ayrı dönem aynı sonda buluşuyor kitapta. Tarihi kurguyu seviyorsanız, bence siz de kitabı seveceksiniz. Ne unutulmaz alıntılar, ne de yoğun olaylar, dikkatimizi çeken sadece bunlar değil, aslında sadece gerçek bir hayat var. Gerçek bir duygu…

"Hayatın kaçınılmaz yolculukları vardır; siz yola çıkmayı reddetseniz de kandırmacalarla erteleseniz de o yol gelip kalbinizin ortasına yerleşir."

Kitabın epigrafinde yazdığı gibi “Bir gece ne kadar uzun olursa olsun, karanlığı sonuna kadar sürmez.” Kaygıları, gelenekleri ve can sıkıntılarıyla dolu yaşanmışlıklar ve fikirlerin pişmanlıkla gözyaşlarına dönüşümü insanları derinden yaralar. Bazı yazarların kalemini, kurgusunu ve hikayede anlatmak istedikleri duygu çeşitliliğini çok seviyorum. Tarık Tufan’ın okuduğum dördüncü kitabı ve her birinde kaleminin gücüne hayran kalıyorum. Kitabın ismi de içinde anlatılan hikaye kadar anlamlı ve özel. Gece açan çiçekler, açıldıkları vakitte sadece görsel şölen sunmakla kalmazlar, aynı zamanda derin sembolik anlamlar ve tüm şeffaflıklarıyla doğaya dönüşümlerini sunar, geceye kendilerini pirüpak bırakırlar. İsmi kapağı gibi güzel, kapağı içeriği gibi göz kamaştıran bir hikaye.

“Edebiyatın bir vazifesi de ruhlarımıza teselli vermek değil midir?”

Yazar, Gece Açan Çiçekler’de kadını, aileyi, kardeşi, aşkı, anneliğin yükünü ve kuşaksal travmanın kendisini yıllar içinde nasıl çeşitli şekillerde gösterebileceğini kaleme almış. Çok etkileyici ve özlü bir anlatım. Öyle ki hikayedeki birçok satır üzerine bir süre düşündürecek fazla anlam var. Kitap bittiğinde de bu anlamlı satırların uzun süre akılda kalacağını düşünüyorum. Bazı satırlarda Tarık Tufan’ın yazım tarzının bilgeliği de beni büyüledi. Özellikle Halide’nin anlatımındaki bazı cümleler yüreğime işledi, boğazımı düğümledi. Ayrıca Sultan 2. Abdülhamid döneminin saray baş ressamı Fausto Zonaro ile Derviş Ali’nin dostluğunu gerçek bir dönemle kurgulanması, Zonaro’nun tablosunu araştırma merakına kapılmam ve gördüğüm resme, döneme dair okuduğum bilgilerin referans olması, bu etkileyici kurgunun gerçek bir tarihle karşılık bulmasını sevdim. Tarık Tufan’ı okuduğum kitapları kadarıyla anladım ki bir hikayeyi nasıl unutulmaz kılacağını biliyor ve konusunun her yönünü kullanıyor. Her iki hikaye de dramatik ama zıt şekillerde, geçmiş ve şimdiki zaman sürekli olarak birbirini tamamlıyor. Yazar tarihsel bir kurgu kaleme almış olsa da üslubunun samimiyeti ve betimlediği yüksek diksiyon sayesinde, tarihi kişilerin gerçekliği konusunda şüpheye mahal vermiyor.
Yanıtla
14
2
Destekliyorum  29
Bildir
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
26 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Şaşırtıcı Bir Hak Arayışı Öyküsü
Modern zaman romanları arasında kurgusu ve konusu bakımından ilgimi ilk bakışta çekmiş bir eser. 22. Yüzyılda toplumun ve teknolojinin geldiği nokta ile ikisinin arasındaki kaçınılmaz bağ bir çeşit ikileme bürünür. Sonuçlar ve doğurduğu sorunlar her yönden gerçekleşmesi mümkün türden görünüyor. Eserin çekiciliği kurduğu dünyanın gerçek olabilme ihtimalinde yatıyor.

Kısaca bir bakış atacak olursak; yasak olduğu halde bilinç yüklemesi yapılan bir Android uyması gereken kurallar ile kendisine yüklenen bilinç arasında ne yapacağını bilemez halde sıkışır kalır. Bunun sonucunda gelişen olaylar ile işlenen bir suç meydana gelince Android Ao; Temel Robot Yasası ile mi yoksa tüm canlıların hakkı olan adil yargılanma sürecinden mi geçeceği tartışma konusu olur. Dava süresince şaşırtıcı olaylar gün yüzüne çıkıyor. İnsanların da robotlara karşı davranışı konusunda bir kısıtlama olmamasının ortaya çıkardığı sonuçların tek sorumlusu robotlar mıdır? İnsana yakın özellikleriyle oldukça dikkat çeken Ao, basit bir robot olmaktan çıkıp adaletin sağlanmasında istediği gibi başarılı olabilecek midir?

Eklemem gereken bir şey daha ise esere arka planda dinleyebilmeniz için bir çalma listesi de oluşturulmuş, hoş bir düşünce. Zamanın nasıl aktığını anlamıyorsunuz böylelikle. Kendi kendinize geçirebileceğiniz bu ilgi uyandırıcı kurgu ile birkaç saat ayırmak istiyorsanız, kesinlikle bir şans verebilirsiniz.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum  1
Bildir
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
18 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Uygun adımdan önce atılacaklar da var
Kitap konu, üslup, amaç ve yöntem açısından harika diyebilirim. Zaman zaman dikkatiniz dağılırsa; mizahi göndermelerle kendinize geliyorsunuz.

Gerçekten başarmak istiyorsak, en azından kitapta önerilen zincir yöntemini dikkate almak zorundayız. Bu tabi ki bir başlangıç, devamında devreye alınacak başka mekanizmalar da var.

Mantıklı ve nitelikli bir başlangıç ve adım için; öncelikle vazgeçmemiz gereken takıntılar, kişilikler ve objeler de var bana göre. Şartlı ve gerekçeli bir emir kipi olan “at şu…” önerisinden önce başka atılacaklar da var. Önce “at şu adamı, at şu kitabı, at şu korkuyu, at şu gafleti, at şu öfkeyi, at şu masalı, at şu emziği…” gibi kurtulacaklar listesi oluşturmalıyız.

Bazı şeyleri atacaksınız ki; değişim, gelişim ve yenilikçiliğe yer açılsın. Yazarın diğer kitapları da zaten bu kişisel devrimi tamamlıyor.

Kitapta anlatılanlar, okurun zaten içerisinde yerleşik; aşı, tohum ve maya gibi bulunuyor. Bir girişim, eylem ve organizasyonla onu devreye almak size kalmış. Anlatım ve önermeler, bu gizli cevheri açığa çıkarmak için uğraş veren bilinç madenciliği gibi bir şey.

Her şeyi kitaptan, devletten ve yazardan, öğretmenden beklemeyin. Onların da örnek alabileceği güzel, yeni, sıra dışı ve aykırı şeyler yapabilmeliyiz.

Kitaptaki yaşanmış yaşam öyküleri, alıntı sözler, deyimler anlatımı daha da derinleştiriyor.

Kitabın yeni baskılarına, süreç bütünlüğünü tamamlamak ve geliştirmek için şu bölümlerinden eklenmesini öneririm: araştırma-geliştirme, denetleme, süreç iyileştirme, kurumsal vizyon, dijitalleşme, ekokültür… Ayrıca dip not numaraları ile atıf yapılan kitap numaraları, sondaki kaynak kitap listesine eklenebilirse, kaynağa erişim daha kolay olur.

Okuyan, yazan, anlayan, uygulayan bir toplum yolunda birlikte yürümek dileğiyle…


Yanıtla
6
0
Destekliyorum  3
Bildir
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
17 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
At İzinin İti İzine Karıştığı Bir Ülkeden Görünümler
Emniyet, siyaset, yargı ve suç örgütleri ekseninde Ağva’da heyelan sonucu ortaya çıkan bir cinayet izi üzerinden başlayan olaylarda son yıllarda Türkiye’nin yerli ve yabancılar için suç ve suçlu cenneti olmasını işleyen, sürükleyici, akıcı ve heyecan dolu bir polisiye eser. Yazar toplumsal bir duyarlılıkla son yıllarda iyice ayyuka çıkan olaylara da atıfta bulunarak eseri kaleme almıştır. Yağmurlu hava ve cama vuran yağmurlar ve yer yer tekrarlar rahatsız edici olsa da olayın kurgusu başarılıdır. Zaman zaman lisanı nezahete riayet edilmemişse de bu durum rahatsız edici boyutta değildir. Tırnak içindeki ifadelerin yazımı hariç olmak üzere genel olarak yazım kurallarına uyulmuştur.

Kolluk kuvvetlerinin sivil denetiminin önemi her geçen gün artmaktadır. İnsanın olduğu her yer de sorunun olduğu ve bal tutanın parmağını yaladığı bir anlayış içerisinde kolluk kuvvetlerinin denetimi ancak şeffaflığın sağlanması ve sivil toplum, medya ve yargı denetimi ile sağlanabilir. Emniyet, siyaset, yargı, suç ve suçlularla mücadelede yaşanan sorunların rayından çıkarak bir polisiye esere konu olması ülkenin içler acısı hâlini göstermektedir. Genellikle polisiye eserle münferit olay üzerinden geliştirilip sisteme yönelik bir eleştiri getirilmezken eserde sisteme yönelik açık eleştiri ve atıfların yapılması gelinen durumu gözler önüne sermektedir. Terörle mücadele yolunda başlayan haksız kazançlar ve çeteleşmeler kısa sürede suç örgütlüğüne evrilebilmekte ve bu yasa dışı durum şehit yakınlarına yardımlarla kamufle edilebilmektedir. “İtimat teftişe mâni değildir.” şiarından hareketle kamu yönetiminin şeffaflık, hesap verebilirlik ve görev ile yetki dengesi bakımından yeniden düzenlenmesi gerekir.

Günümüze uygun kelime ve kavramların seçimi içinden geçtiğimiz sürecin diline dair de bir izlenim vermektedir. WhatsApp, konum ve yapay zekâ gibi kelimeler bunu göstermektedir. Suç ve suçla mücadelede delilden suçluya gitmeye dair teknik imkânların gelişmişliğinin eserde yer alması dikkat çekicidir.

Genel olarak bilinenlerin eserde yer alması ve yurdum insanının bilindik bakış açısına yer verilmesi, yer yer basitliğe kaçma gibi görünmektedir. Bu tür bilinen klişelerin ve bakış açılarının daha sanatsal ve edebi bir şekilde ifade edilmesi gerekirdi.

“Utanmıyorsan istediğini yap.” sözüyle Epikteros’tan yapılan “Bir kere sınırı aşan için artık sınır yoktur.” alıntısı ne kadar da birbirine benzemektedir. Artık utanmanın söz konusu olmadığı ve sınırın bir kere değil defalarca aşıldığı bir ortamdayız. At izinin it izine karıştığı böyle bir ortamda olayların çığırından çıktığını polisiye tarzda ortaya koyan bu eser hakikate susayanları beklemektedir.
Yanıtla
27
4
Destekliyorum  30
Bildir
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
12 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
"İtibar Ve İktidar": Özgün Ve Ufuk Açıcı Bir Eser...
Yazar, itibarın ne anlama geldiğini, itibarın iktidarla/siyasetle yakınlığını ve ilişkisini antropoloji ve arkeolojinin en son bulgularına dayanarak, derinlemesine ve düşündürücü örneklerle ele alıyor. Yararlanılan kaynaklar açısından akademik bir eser niteliğinde. Yüzlerce yıl öncesinde itibarın izini sürerken birdenbire (yerinde bir bağlantı ile) günümüze geçiyorsunuz. Günümüzde olup biten itibar ve iktidar oyunlarını ve iki kavramın iç içe geçen doğasını anlamamıza yardımcı oluyor.

Kitap, dış literatürde üzerinde çokça çalışılan "çoban- sürü oyunu", "tiyatro devlet", "kibirli çöküş", "eşitsizliğin arkeolojisi" gibi kavram ve terimleri okuyucuya tanıtırken her birini güncel bir bakış açısıyla analiz ediyor.

Yazar, “Antropoloji ve arkeolojinin bulguları çağdaş sorunların çözümüne bir temel sağlar mı?” sorusunu yöneltiyor bizlere. Sağla(ya)maz demek kolay bir cevap olur. Bence itibar sorunsalının kavranmasına katkı sağlayacak yerinde tespitler var. Asıl sorun, bu tespitlerden nasıl yararlanılacağı.

İtibar ve İktidar, itibar kavramına verilen önem ve yüklenen anlamın çağdan çağa, liderden lidere nasıl değiştiğini, ama hep iktidar kavramına nerdeyse yapışık ve siyasetin merkezi bir ilkesi olarak günümüze ulaştığını gösteren bir çalışma. Kitapta sıkça geçen antropoloji ve arkeoloji sözcükleri bizi ürkütmemeli. Kitap, bir taraftan itibar analizi yaparken diğer taraftan bu iki soğuk yüzlü kavramı okuyucuya sevdirmeyi başarıyor.

Yazarın “Dindarca Öldürmek” kitabını da beğenerek okumuştum. Bence bu eseri de herkes okumalı. Özellikle konunun ilgilileri açısından öğretici ve kaçırılmaması gereken bir eser. Ciddi bir araştırma eseri olduğu için üzerinde düşünerek ve zamana yayarak okumakta fayda var. Böylesine özgün ve ufuk açıcı bir eser ortaya koyan yazarı ve buna vesile olan Kitap yurdu yayınlarını tebrik ediyorum.
Yanıtla
3
0
Destekliyorum  2
Bildir
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
10 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kainatın Efendisine Bakış
Kıymetli Muhammed Emin Hoca ve Bekir Develi Bey'in sohbetleriyle hazırlanan bu kitap, Peygamber Efendimizin Medine dönemini konu almaktadır. 1. cildinde (Mekke Dönemi) çocukluğu, evliliği, peygamberlik verilmesi gibi daha pek çok konu anlatılırken, bu cildinde (2. cilt Medine Dönemi) Peygamber Efendimizin savaşları, İslamiyet'in yayılması Medine döneminde inen ayetler ve Kainat Efendimizin vefatını konu almaktadır.

Yediden yetmişe herkesin kolayca okuyabileceği bu eserde soru cevap mantığı üzerine devam etmektedir. Sayfalar arasında sizin de merak ettiğiniz sorular olacaktır. Fakat bir sonraki sayfada Bekir Develi Bey'in aklınızdaki soruyu sizin yerinize sorduğuna şahit olacaksınız...

Kütüphanenizde mutlaka olması gereken 2 ciltlik bir eser... Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatını merak eden herkesin kolayca okuyabileceği muhteşem eserle siyere başlamanız gerçekten çok iyi olacaktır.

Ramazan programında yapılan bu sohbetin kitap haline getirilmesi de gerçekten gurur verici. Kıymetli Muhammed Emin Yıldırım ve Bekir Develi'nin sohbetiyle Peygamberi tanımak kaldığı yerden devam ediyor...

Hz. Muhammed (s.a.v.)'in şefaatine nail olmak duası ile... Şimdiden keyifli okumalar...
Yanıtla
4
0
Destekliyorum  4
Bildir
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
07 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kainat Efendisinin Mekke Dönemi
Bildiğiniz üzere siyer, Peygamber Efendimizin hayatını konu alan metinlere denilir. Siyere merakı olan herkesin kolaylıkla okuyabileceği "Herkes İçin Siyer" kitabında, Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin Mekke hayatını okuyabilirsiniz. Muhammed Emin Yıldırım ve Bekir Develi Bey'in şahane sohbetinden metine dönüştürülen muhteşem bir eser 2 ciltten oluşmaktadır. "Herkes İçin Siyer" serisi, 1. cildinde Peygamber Efendimizin "Mekke Dönemi"ni, 2. cildinde ise "Medine Dönemi"ni konu almaktadır.

Konuşma diyaloglarını yazıda buluşturan bu eserde, sevgili Bekir Develi Bey'in sorularına Muhammed Emin Hoca'nın cevap veren anlatımlarıyla tamamlanan eserde aklınızdaki sorulara en açık şekilde yanıt bulabiliyorsunuz.

Hatta zaman zaman Bekir Bey'in soracağı soruyu "tam ben soracaktım" düşüncesine de kapılıyorsunuz.

Peygamber Efendimizin Mekke dönemini konu alan 1. cildinde Efendimizin çocukluğundan yetişkinliğine, evliliğinden Medine hicretine kadar her şeyin ince ince anlatıldığı bu eseri okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Siyere merakı olan herkesin evinde bulunması gereken bu muhteşem eseri küçük büyük, erkek kadın her bireyin rahatlıkla okuması ve örnek alması gerektiği düşüncesindeyim. 1. cildi okurken 2. cildi de hemen peşinden sipariş vereceğinize eminim.

Peygamber Efendimizin şefaatine nail olmak dileğiyle şimdiden keyifli okumalar...
Yanıtla
4
0
Destekliyorum  2
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
03 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Arminius Vámbéry ve Macaristan'ın Hikayesi
Eseri değerlendirmeye başlamadan önce, yazarını tanıtmayı her zaman faydalı buluyorum. Arminius Vámbéry (1832-1913), Macar asıllı bir seyyah ve Türkologtur. Yoksul bir Yahudi ailede dünyaya gelen Arminius Vámbéry, çocukluk zamanında iyi bir eğitim alamasa da, onun yüksek dil yeteneği, hayatının farklı bir yöne evrilmesine olanak sundu. Arminius Vámbéry, bu becerisi sayesinde zaman içerisinde birçok Avrupa ve Asya dillerini anadili seviyesinde öğrendi. Daha sonra, üniversite eğitimini Viyana ve Budapeşte'de tamamladı. Buradaki eğitimi boyunca Doğu dilleri üzerinde çalışmalarını sürdürerek kendisi için hareketli bir akademik kariyer inşa etti.

Vámbéry'nin gençliği, XIX. yüzyıl Avrupası'nın bilimsel ve siyasi atmosferinde şekillendi. Bilhassa bu yoğun atmosfer, onu Macarların tarihsel kökenini ve Türklerle olan bağlantılarını incelemeye yöneltti. Bu yönelim, Vámbéry'nin Osmanlı topraklarından başlayarak, İran, Türkmenistan, Buhara ve Semerkant'a değin uzanan bu geniş coğrafyadaki seyahatlerinin bir başlangıcıydı. Seyahatleri ile tanınan Vámbéry, güzergahı üzerindeki bölgelerde yaşayan Türk halklarının dilini, kültürünü ve tarihini yakından tanıma imkânı buldu. Nitekim değerlendirme vesilesiyle incelemiş olduğum bu eser de Macaristan'ın tarih öncesi zamanlarından başlayarak, dünyanın orta zamanında yine Macaristan'ın Avrupa'daki rolünü ve modernleşme sürecini incelerken; Osmanlı dönemindeki Macar kimliğini de siyasi, sosyal ve kültürel gelişimini de dahil ederek etraflı bir şekilde ele alıyor. Bu nedenle, tarih ve kültür konularına ilgi duyan okurların da dikkatini çekebilecek bir eser olduğu rahatlıkla ifade edilebilir. Nitekim Macaristan'ın tarihsel sürecini ele alırken, değişimi de gözle görünür bir biçimde ifade ediyor. Özellikle Vámbéry'nin Osmanlı dönemine ilişkin yorumları, eserini, tarihçi ve gözlemci okurları için geniş açılı bir değerlendirmeye açık bir ortam sunuyor. Bu yüzden bu eser, yalnızca bir tarih kitabı olmaktan da öte, Macar tarihi için kültürel bir miras incelemesi olarak görülebilir.

Yazar, Macaristan'ın bir "sınır ülkesi" olarak etrafındaki ülkeler için taşıdığı stratejik önemini özellikle vurgulamaktadır. Bunu yaparken de dönemin siyasi ve sosyal bağlamlarının etkilerini gösteren bir inceleme ortaya koyuyor. Vámbéry, eseri boyunca sergilediği tarafsız yorumları ve analitik yaklaşımıyla okuyucuya güven de veriyor. Bu nedenle eser, klasik Avrupa tarih anlatılarından farklı bir yerde tutulabilir. Mesela yazar, Macar Kralı Rudolf'un içinde bulunduğu durumdan bahsediyor:

"Ülke, eski haklarına yönelik tecavüzlere sabırla katlanmak zorundaydı, çünkü yardım isteyebileceği hiçbir yer yoktu. Tek başına kendini düzeltmek için çok zayıftı ve kendilerine sunulan tek ittifak ya Almanlar ya da Türklerdi. Gerçekten de üzücü bir alternatifti..." (s.200).

Okuyucular, böylesi değerlendirmeler üzerinden yola çıkarak, bu eserde Macar halkının yalnızca savaşlar ve politik mücadelelerin dışında, kendi içinde gerçekleştirdiği kültürel gelişimle şekillendiğini vurgulamak istiyor. Ve Macar tarihi açısından gerçek bir kırılma noktası olan 1848 Devrimi ve Macarların özgürlük mücadelesini aktardığı bölüm (s.233-253), eserin duygusal olarak yoğun bir empatiyle işlenmesi açısından dikkat çekicidir. Bu gibi ve daha nice örnekleriyle Vámbéry, eseri boyunca Macar ulusunun geçmişine ve kimlik arayışına parlak bir ışık tutmuş oldu. Üstelik bu eserde Vámbéry'nin tarihsel hadiseleri anlamlandırma yeteneği, olayları aktarırkenki üslubuna bakıldığında dahi bu eseri okuyucular nazarında akademik değerlendirmeden uzak, satirik anlatımıyla da benzersiz bir okuma deneyimi kılacağı kanaatindeyim. İncelemeyi bahane ile, bu değerli eseri dilimize kazandırarak bu başarılı aktarıma katkı sağlayan Evren Çakıl'a teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunuyorum. Bir teşekkür ve tebrik de eseri yayınlama ve bizlere ulaştırma yükünü omuzlayan Selenge Yayınları’na diyerek daha nice kaliteli yayınlar diliyorum...
Yanıtla
4
1
Destekliyorum  12
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
03 Şubat 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Farklı Bir Tarz
Rasim Özdenören'in daha önce başka bir kitabını okumamıştım. O yüzden onun üslubuna biraz yabancıyım. Okurken de bunu hissettim. Yazarın kullandığı üslup oldukça farklı. Hikayeyi bambaşka bir bakış açısıyla anlatıyor. Açıkçası muhafazakar bir pencereden olaylara bakıp buna göre bir anlatım benimsemiş yazar. Kullandığı dil oldukça sade ancak anlatım tarzı biraz karmaşık gelebilir. Yazar anlatmak istediği şeyi doğrudan anlatmak yerine metaforlar kullanmayı tercih etmiş. Yani kitabı okuduktan sonra hiçbir şey anlamamış da olabilirsiniz. Zira bu anlatım tekniği itibariyle biraz karışık görünüyor. Roman olmasına rağmen sanki bir köşe yazısı gibi yazılmış hissiyatı uyandırdı bende. Her ne kadar ödül almış bir roman olsa da beni içine çekebildiğini ve hikayeye ait hissettirebildiğini söyleyemem. Kitabın bazı bölümlerinde ne anlatıyor acaba diye düşünmeden edemedim. Zaten kitabın sonunda da konu bir yere bağlanmıyor aslında. Öyle havada kalıyor bazı şeyler. Üstelik de kitabın içinde öyle derinlemesine analiz veya tasvirler de yer almıyor. Tarzı oldukça farklı ancak roman türünde bence yeterli olmayan bir kitap.
Yanıtla
2
4
Destekliyorum  1
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bilgi İçin 
31 Ocak 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Yakışıklı Şaman Hanjun’un Cafési: Minamdang
“Yeonnam'ın Yakışıklı Şamanı” / “Café Minamdang” adıyla baskı gören bu keyifli kitabın içerik olarak “polisiye” formunda olduğunu belirtmek gerekir. Sayfaları çevirdikçe kendinizi televizyon karşısında dizi izlerken buluyorsunuz ki kitabın dijital platform dizisine çevrildiğini de söylemeliyim. Kitabın isminde yer alan “şaman” sizde farklı bir çağrışım uyandırmasın. Burada şamanlık bir amaç değil araç olarak kullanılmış...

Güney Kore sokaklarındayız. Ara sokaklardan birinde Café Minamdang adıyla bilinen bir yerde “falcılık” yapan ve kendini şaman olarak tanıtan Nam Hanjun’un hikayesine kulak kabartıyoruz. Hanjun aslında eski bir dedektif. Suç çözme konusunda sıkı eğitimler almış bir profil uzmanı. Ancak işler istediği şekilde gitmeyince kendine bir ofis açıp şamanlık ve büyücülük işleriyle uğraşmaya başlamış. Müşteriler genelde zengin kesimin insanları. Her birinin istek ve amaçları birbirinden farklı. Hanjun bu sorunları büyü yoluyla çözdüğünü söylüyor söylemesine ama aslında kurduğu bir ekip sayesinde, ayağına gelen müşterilerinin hayatına hakim olabileceği bilgilere sahip olabiliyor… Hanjun ve ekibi yeni bir iş alıyor; ancak bu seferki iş oldukça derin bağlantılar içeriyor. Araştırmalar sırasında genç bir kıza ait cesedin bulunuşu her şeyi alt üst ediyor. Birbiriyle bağlantılı olaylar silsilesi keyifli bir polisiyeye evriliyor.

Dinamik, eğlenceli, yer yer komik olan hikayenin okurdaki etkisi oldukça başarılı. Diyalogların fazla oluşu zaman zaman konsantre manasında kayıplar yaratsa da sakince okunduğunda keyif alınmaması mümkün değil.

Herkese iyi okumalar dilerim.
Yanıtla
2
0
Destekliyorum  1
Bildir