"Nerdesin Şevketli Sultanım Abdülhamid Han?
Feryadım varır mı barigâhına?
Ölüm uykusunda bir lahza uyan da,
Bak şu milletin kör günahına."
Yanlış anımsamıyorsam böyle diyordu Rıza Tevfik Bölükbaşı. Saltanatı boyunca Abdülhamid Han'a karşı çıkmış, onu kıyasıya eleştirmiş biri, Balkan Savaşları ve ardından patlak veren Birinci Dünya Savaşı sonrası böyle özür diliyordu. Özür dilemek zorundayız ruhaniyetinden. 33 yıl boyunca tahtta kalmış ve bir karış vatan toprağını vermemiş bir padişahın hatta son İmparatorun ruhaniyetinden özür dilemeliyiz.
Beni ağlatan ikinci kitaptır bu. Biri Murat Bardakçı'nın kaleminden çıkan ve Sultan Vahdettin'i anlatan "Şahbaba" diğeri de "Babam Sultan Abdülhamid". Sevmezdim ya Osmanlı padişahlarını, hatta nefret ederdim onlardan. Vatan haini gözüyle bakardım ya onlara. İşkembelerinden başka bir şeyi düşünmeyen, haremde sefa süren insanlar olarak bilirdim ya onları... Acıyorum kendime. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz "Bilinmeyen Osmanlı" adlı yapıtıyla bu fikrimden vazgeçirmişti beni. Murat Bardakçı'nın "Şahbaba"sıyla manen bağlandım onlara. Şimdi Ayşe Osmanoğlu'nun kalemiyle kendimi resmen bağladım onlara. Yaşamımın geri kalanında Sultan Abdülhamid'in manevi şahsiyeti için dünyaya bir kazık çakmadan gidersem gözlerim açık gidecektir bundan eminim. Bugün 7 Şubat 2009 ve 3 gün sonra Sultan Abdülhamid'in vefatının 97. sene-i devriyesi. Allah ruhunu şad etsin ve bizleri onlara layık birer nesil olarak yetiştirsin.
100 temel eserin içine böyle kitapları neden almazlar? Korkuyorlar mı? diye de sormak geliyor içimden. Bir edebiyat öğretmeni olarak Halit Ziya Uşaklıgil'in, romanlarını edebiyatın fiktif dünyasına uyarak hayali sahnelerle doldurduğunun ve Sultan Abdülhamid dönemini farklı anlattığının bilincindeyim. Romanın gereği de budur zaten; ama tarihçilerimiz de romanları kaynak olarak kullanıp tarihin akışını değiştiriyorlar. Kendilerinden ricam, yapmasınlar bunu. Muhteşem bir kitap, birinci derece bir tanıktan aktarılmış bir kaynak dururken bırakın Halit Ziya'nın romanlarını da Ayşe Osmanoğlu'na kulak verin.