E-Dergi

Puslu Kıtalar Atlası, ardından Suskunlar... Hâmuşân'da yer beğendim kendime. Amat'ı da okuduktan sonra susmam gerektiğine inandığım için. Pek çok şey söylenebilir aslında yapıt hakkında; ama okur susmalı ve İhsan Oktay Anar'ın yapıtları konuşmalı. Öyle de oluyor zaten. Şimdi sepetimde Kitab-ı Hiyel ve Efrasiyab Hikâyeleri var. Sanırım onlarda da yeterince şaşkın bir ifade olacak suratımda. Geç tanıdığım için İhsan Oktay'ı, hayıflanıyorum kendi kendime. Hiçbir şey için geç değildir, demek geliyor içimden; ama yine Hâmuşa bir sükût düşüyor. Gönlüne ve kalemine sağlık Efendi. Mürekkebin bol olsun.

Hallac... Hallac-ı Mansur... "Ene'l Hak"ın sahibi... Ölmeden önce ölen... Öldürülmeden önce aşkın zehriyle ölen... Hep dikkatimi çekmişti onun yaşamı. Tasavvuf deninde akla ilk gelenlerdendi. Alman bir yazarın kaleminden çıkan bu kitap açıkçası beni doyurmadı. Sebebini bilmiyorum. Belki inanmadığı için içine giremedi Hallac'ın belki de çevirmen dolaşamadı kan misali onun damarlarında. Roman basitlemiş onun yaşamını. Hele arka fona yerleştirilen zaman içinde yolculuk senaryosu iyice basitlemiş anlatımı; ama buna kızmıyorum. Bizlerden biri yaptı da biz mi okumadık. Daha iyisini yazsalardı da okusaydık. Ya da daha iyisini yazsaydım da siz okusaydınız. "Bu adam el-Hallac" Daha iyisi yazılabilirdi kısacası; ama yine de güzel. Tavsiye ederim.

İhsan Oktay Anar'ın okuduğum ikinci kitabı. Puslu Kıtalar Atlası'na bakarak yorumlarsam daha çok tat aldığımı söyleyebilirim. Yapıtın dilinin ağır olduğunu söyleyenlere katılmıyorum. Osmanlı döneminde geçen olayları günümüzün terimleriyle anlatmak sanırım beklenemeyecak bir durum. Kendi adıma bilmediğim pek çok sözcük öğrendim. Kitap pek çok yönüyle damağımda ilginç tatlar bıraktı diyebilirim. Tavsiye ederim.

Alırken tereddütlerimi yenmek için uğraş verdiğim bir yapıt. "Adem'in Müstesna Ölümü"nden sonra şiir kıyısında gezinirken okuduğum ikinci müstesna yapıt. Hep kendimi adı duyulmuş, çok okunan şairlerin sahillerinde gezerken bulurdum. Hoş bir tat, hoş bir sada bıraktı kulaklarımda. Gönlüne sağlık şair. Kalemine ve kıyıları dalgalarla köpüklendiren gönlüne sağlık.

Christophe Grange'in romanlarından sonra soluksuz okuduğum bir yapıt. Kısa zamanda filme uyarlanacağını umuyorum. Çok şaşırtıcı ve alışılmışın dışında bir kurgu... Sevdim.