Toplam yorum: 3.083.740
Bu ayki yorum: 3.422

E-Dergi

seyyah1657 Tarafından Yapılan Yorumlar

28.12.2012

Kenan,Selim ve Nihat..Galatasaray Lisesinde başlayan ve uzun yıllar devam eden bir dostluk.Üçü de farklı özelliklere sahip,yazara göre bu dostluğun varlığı bu farklılıklara dayanıyor.Birbirlerini tamamlıyorlar.

Kenan ve Selim varlıklı ailelerin çocukları.Kenan hukuk,Selim mimarlık okuyor.İkisi de okullarını bitirdikten sonra babalarının işlerini devralıyor ve büyütüyorlar.Nihat ise kıt kanaat geçinen bir ailenin oğlu,üniversite okuyamıyor,belli bir işi gücü de yok.Arkadaşları sürekli yardım ediyorlar buna,bir kitapçı dükkanı açıyorlar.Bu Nihat'ın bir karısı var Melek,tam bir şirret.Şiirle filan ilgileniyor,dergi çıkarma peşinde.Selim'in karısı Gülriz,ev hanımı,özürlü çocukları var,tüm mesaisini onun eğitimi için harcıyor.Kenan ise ilerlemiş yaşına rağmen halen bekar ve evlenme gibi bir niyeti de yok.Hayatı doya doya yaşıyor,aklına ne geliyorsa gerçek kılıyor. Dünya turu,dağcılık,paraşüt,uçak vs. her heyecanı yaşıyor işte.

Kenan pilotluk öğrendiği zamanlarda,tam eğitimini tamamlamadan tek başına uçuyor ve bu ilk denemesinde kaza yapıyor ve ölümden dönüyor.Bu olay hayatını sorgulamasına sebep oluyor.Düşünüyor ki öldüğünde kısa bir zaman sonra unutulacak,kimse bilmeyecek bu dünyada Kenan diye biri yaşadı.Arkadaşları aklına geliyor,hiç yoktan diyor,onlar öldüğünde isimlerini yaşatacak çocukları olacak arkalarında.Ölümsüzlük mevzusuna takılıyor,ismini yaşatmak.. Fotografçılığa merak sarıyor,sergiler filan açıyor ama istediği yankıyı uyandıramıyor bir türlü.

Bir buluşmalarında Nihat'ın bir fikri kafasına yatıyor.Cinayet mahallerinin ve maktüllerin resimlerini çekmek...Bu düşünceyle emniyetteki bir amirden olay yeri fotograflarını alıyor,60 kadar fotograf...Sanat danışmanı arayışlarına giriyor ve Melek'in arkadaşı Katya'ya ulaşıyor.Nihat'ın vasıtasıyla bu bayanla tanışıyor, aralarında bir aşk da oluyor çalışmalar süresince.Beraber fotografları incelerken iki cinayet mahallindeki bir benzerlik dikkatini çekiyor ve aklına bu cinayetleri çözdüğünde sergisinin büyük yankı uyandırabileceği geliyor.

Selim ve Nihat'ın karşı çıkmasına rağmen araştırmalara başlıyor,hep olduğu gibi bu sefer de iki arkadaşı onun yanında yer almak zorunda kalıyorlar.Zanlılarla görüşmeler,olay yerinde yapılan incelemeler,Fransa'daki yaşlı bir kadınla kurulan bağlantı filan derken Kenan hep inandığı düşüncenin gerçek olduğunu görüyor.Emniyetteki bilgilerin aksine cinayetlerin aynı kişi tarafından işlendiği. Fakat karşısına çıkan isim hem kendini hem okuyucuyu şaşırtıyor.

Kurgu,anlatım,tahlil ve tasvirler çok güzel.Arkadaşlar arasındaki bağ,Beyoğlu sokakları,barlar,restoranlar,deliler,ayyaşlar,küfürler,sevişmeler,korkular...
28.12.2012

Türk öğrenciler(TKP'li) , Rusya'da eğitim alırken bir arkadaşları öldürülüyor(Mehmet) ve katil kim sorusu üzerine gidiliyor. MİT var, KGB var, kısaca bir soruşturma var. Leonid isimli Rus hoca, Türkleri seviyor, Türklerin içindeki o masum idealler kendisine komünistlerin iktidarda bir yer bulmadan önceki 1905 yıllarını hatırlatıyor. Kampta,dünyanın her yerinden gelen başka öğrenci grupları da var.Onlara da yer yer değiniliyor.

Bu romanla hiç bilmediğimiz bir dünya hakkında bilgi sahibi oluyoruz. TKP’nin gizli bir örgüt olduğu, şahısların kod adları olduğu ve kimsenin kimseyi ismi ile tanımadığını öğreniyoruz. Kademe arttıkça herkesin bir alt hücresi olduğu da anlaşılıyor.

Cinayet soruşturması boyunca,öğrencilerin her birinin devrimci hareket içerisinde üstlendikleri roller,çektikleri sıkıntılar anlatılıyor.Romanın sonunda,devrim şehidi ilan edilen Mehmet'in MİT mensubu olduğunu öğrenmek şaşırtıcıydı.Bunu çok öncelerde anlamış olan Kerem'i katil sanmıştım ben,Mehmet kendinin ajan olduğunu anlamış ve grubun lideri Asaf'a bunu söylemek için yurda giderken Kerem tarafından öldürüldüğünü düşünmüştüm.Daha sonra Cemil,suçlu gibi gelmişti.Yazar,çok başarılı şekilde herkesi cinayeti işlemiş olabilecek şekilde okuyucuyu yönlendirmiş.
28.12.2012

Yazarın okuduğum romanları içinde,kurgusu en güzel olanıydı.Anlatım tümünde olduğu gibi burada da çok tatlıydı,duru,sürükleyici,…Heyecan ve merak unsuru sürekli canlı tutulmuş. Kahraman kadrosu geniş ve her birine yeteri kadar yer verilmiş.Doğan adında çizilen profil mükemmel.Yazar, her ne kadar bu tipte verdiği özelliklere mesafeli dursa da,bu kişileri kukla,maşa olarak nitelese de yaptıkları kahramanlıkları inkar edememektedir.

28.12.2012

Son yıllarda okuduğum en iyi roman,hiç vaz geçemeyeceğim Hüseyin Nihal Atsız'ın 'Ruh Adam'adlı romanını bile nazarımda ikinci plana itti.

Tanrı dağları(Aladağ) eteklerinde yaşayan Yasef'in torunları,bozkırın çocuklarının hayatı,töreleri,yapılanmaları,geçim kaynakları,bilgelikleri,aşkları mükemmel bir kurgu içinde verilmiş ve bu milletin içinden çıkan bir peygamberin mücadelesi...

Yer isimleri,bitkiler,bunların tedavi amaçlı kullanılışları,madenin işlenmesi, tarım,eski Türkçeye ait çok sayıda sözcük(ögey,iduk,yalavaç,kut,...) ve kişi isimleri (öktem,aşena,beğrek,gülce,umay, gülçiçek,aybars,bazgan,inal,temir..)
zengin bir bilgi birikimini de getirmekte okuyucuya.
28.12.2012

“Bir parçacığım ben, bütüne hasret..”

Altıncı Şehir,SİVAS…Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’ine binaen kaleme alınmış.Her ne kadar anlatılanlar Sivas’a ait olsa da her insan kendi memleketini,çocukluk anılarını rahatlıkla bulabilir bu kitapta.

Kitapta en dikkat çekici tespit zannımca, artık insanların bir memleketinin olmadığının söylenmesi. “Nerelisin? sualine tek kelimelik cevapların verildiği devir geçmiştir:Annem Osmaniyeli,babam İstanbullu,ama aslen Kastamonulu,ben de Hatay’da doğmuşum,ama çocukluğum Tosya’da geçti……..Nereli olduğunu anlatmaya çalışırken bir parçalanmışlığı yaşayanlar,yeni bir vatandaş modelini oluşturmaktalar.”

Geçmiş zaman sinemaları,ramazanlar,radyonun ilk çıktığı günler,eski çarşılar, hamam sefaları,kış hazırlıkları,bağlar bahçeler,sünnet merasimleri, faytoncular, sarhoş naraları,kuşbazlar….hayal meyal hatırladığımız,herbiri çoktan kaybolmuş çeşitli güzellikler.Bir kısmını yaşadığımız,bir kısmını büyüklerimizden dinlediğimiz hayatlar.

Okurken kimi zaman gülüyorsun,kimi zaman gözlerin doluyor…