Toplam yorum: 3.084.218
Bu ayki yorum: 3.900

E-Dergi

seyyah1657 Tarafından Yapılan Yorumlar

28.12.2012

Srebrenitsa'da Sırplar tarafından gerçekleştirilen soykırım anlatılıyor,Mercan adlı bir kişinin ağzından..Katliam sırasında bu kişi oturdukları evin çatı katında dedesinin günlüklerini buluyor,günlüklerde yazılanlardan cozo sülalesinin tarihini öğreniyoruz, ancak kurgu öyle karışık ki,dedenin hayatı ile Mercan'ın yaşadıkları birbirine giriyor..ne zaman kimin ağzından hangi olay anlatılıyor çoğunlukla birbirine karıştırdım,artık belli zaman sonra ne nedir anlamaya çalışmadım...almam gerekenler vahşetin boyutlarıydı ve dünyanın buna sessiz kalması..binlerce Boşnak asit kuyularına atılıyor,üzerlerinden dozerler geçilerek eziliyor,makineli tüfeklerle taranıyor,yaralılar boğazları kesilerek öldürülüyor,kadınlara tecavüz ediliyor,açlıkla yüz yüze bırakılıyor,hayatta kalanların çoğu akıllarını yitiriyor...ama yazarın o sahneleri ve daha pek çok dramatik olayı okuyucuya hissettirmekte yeterince başarılı olduğunu söyleyemem..
nasıl başladı nasıl bitti hiçbir şey anlamadım kurgudan..
28.12.2012

İki günde bitirdim,ama ben de bittim....küstüm hayata,gözyaşlarımı tutamadım, nasıl bir zulüm bu Allah'ım...yaşananları anlatmaya insanın vicdanı el vermiyor,dili varmıyor...lanet olsun her şey bitti,düşmanlıkları körüklemenin anlamı yok,tüm insanlar kardeş diyenlere.

Kitapta belki en dikkat çeken yan,Leyla'nın Sırplar tarafından korunup kollanması..
Bir dram bile Batı'nın gözünde propaganda vesilesi yapılabiliyor.Sürekli Leyla'nın uğradığı şiddetlerde müslümanların da olduğu vurgulanıyor.

Leyla,marongoz bir babayla,ev hanımı bir annenin kızı.Baba içkici,tüm parasını hatta daha sonra işe giren karısının da parasını içkiye veriyor.Karısına karşı şiddet uygulamakla birlikte Leyla'ya sadece bir keresinde tokat atıyor.Küçük bir kasabada yaşıyorlar.Leyla ortaöğretim için anneannesiyle dedesinin yanına daha modern bir şehire gidiyor.Orda okurken bir haftasonu nermin teyzesiyle çarpışmaların daha yakınında olan bir kasabaya,onun evine gidiyor.Bir baskınla evleri aranıyor ve kadın Leyla'yı tanımadığını karşı tarafın ajanı olduğunu söylüyor,sorgu için karakola götürülüyor ve onun için çok kötü günlerin başlangıcı oluyor bu olay.Toplama kampına götürülüyor,yüzlerce kadınla büyük bir salonda yaşıyor,berbat bir ortam,tuvalet ihtiyaçlarını da aynı yerde gideriyorlar,yemek verildiği gün su,su verildiği gün yemek verilmiyor.Mutfakta çalışıyor,koğuşlardaki tuvaletlerin temizliğinde çalışıyor,karda kışta üstte başta bi şey yokken dereden su taşıyor ve bu sırada sürekli de tacize uğruyorlar.Çoğu aklını yitirmiş durumda ve bu kadınlara her gün erkek esirlere yapılan işkenceler de seyrettiriliyor.

Türlü sıkıntılardan sonra en son kaldığı polislerin yanından bir şekilde kaçıyor ve yakınlardaki askeri garnizonun mutfağına sığınıyor. Orda bunu saklayan adamla da daha önce su almak için gittiği derede tanışmıştı.Mutfak çalışsanları başlangıçta rahatsız olsa da zamanla Leyla'ya alışıyor ve onu çok seviyorlar.Burada bulunduğu süre içersinde kendini epey topluyor ve savaş bittiğinde kendine yardımcı olan o adamın köyüne gidiyor,evleniyorlar.Annesi de sürekli Leyla'yı arıyor,nihayetinde birbirlerinden haberdar oluyorlar,uzun süren telefon görüşmelerinden sonra bir tampon bölgede kavuşuyorlar birbirlerine.İlerleyen zamanlarda kocası anlayış gösteriyor Leyla ailesinin yanına gidiyor,annesinin tüm ısrarlarına rağmen kocasına bunu yapamayacağını söyleyerek orda kalmayı reddediyor,ama köyde de kayınvalidesinin baskıları,köydeki bunaltıcı ortamdan çok bunalıyor ve yaşadığı kötü olayların etkisiyle pekçok vazifesini yerine getiremez oluyor ve ailesinin yanına gittiğinde bir daha geri dönmüyor.Psikolojik tedavi görüyor,yeniden insanlar arasına karışıyor,bir iş buluyor ve bir adama aşık oluyor.Ancak çocuğunun babası olan Sırp kendini ziyarete geldiğinde aşık olduğu adamın ona karşı tutumları,kabalığı yüzünden o adamdan soğuyor ve aslında kocasını sevdiğini anlıyor.

Bu esnada da uluslararası bir mahkemede tanık olarak ifade verecek,onun kaygısını yaşıyor,çünkü anlatırken aynı şeyleri bir daha yaşayacak,nasıl altından kalkabileceğini,buna gücünün yetip yetmeyeceğini düşünüyor.Aynı anda da sürekli tehditler alıyor.
28.12.2012

Acının,gözyaşının,kanın eksik olmadığı bir coğrafyada sımsıcak bir beraberlik… Yazarın anlatımı da mükemmel,sürükleyici; olayın olmadığı uzun tasvirlerin yapıldığı sayfalarda bile sıkılmıyorsun.Taliban gerçeği de çok güzel gözler önüne serilmiş.Ancak hiç tasvip etmediğim, gereksiz tasvirler de var az da olsa….Rus askerlerin Hasan’ın annesiyle ilgili söyledikleri,Hasan’ın başına gelen olay…bu kısımlar daha üstü kapalı geçilebilirdi ve okuyan bundan dolayı hiçbir eksiklik hissetmezdi.Buraların olmadığını düşün,kitabı herkese tavsiye edersin,her yaştan,her seviyeden insana,o kadar rahat bir okunuşu var; ancak bu haliyle mümkün değil…Sinir oluyorum böyle yazarlara…
28.12.2012

İsmi ile müsemma....okuduğum en iyi romanları sıralayacak olsam her zaman ilk aklıma gelenlerden biri olacağı muhakkak..olaylar,bunların birbiriyle bağlantıları,kişi ve mekan tasvirleri,bunların zenginliği..anlatımdaki akıcılık ve sıcaklık...her şeyiyle mükemmel.
28.12.2012

Öğretmenliğin nasıl yapılması gerektiğini ukalaca ve ütopik söylemlerle anlatan kitaplara oldum olası sinir olurum.Bu kitabı da elime aldığımda bu düşünceler vardı kafamda,açıkçası önyargılıydım..Ancak çoğunlukla öyle olmadığını gördüm.Bunda yazarın samimiyeti etkili oldu.Anlattıklarında,verdiği örneklerde,önerilerinde bilmişlik değil,dostça bir paylaşım vardı.

Kitapta söylenenler genellikle ilköğretim birinci kademe öğretmenlerince uygulanabilir özellik taşıyor.Mesela,öğrencilerinizi yeterince tanıyor musunuz? başlığında 'annesini yıllar önce kaybetmiş bir çocuğa,anneler gününde sen,annene ne hediye aldın diye soran bir öğretmenin eğitici gücünden söz edilemez.' deniliyor.Haftada iki ders beraber olduğun ve 400'ün üzerinde öğrenciyle beraber olduğun bir okulda,hangi öğrenciyi ne kadar tanımamız beklenebilir ki,oysa bir sınıf öğretmeni 30-40 öğrenciyle 5 yıl boyunca beraber oluyor haftanın her günü.Dolayısıyla ondan böyle bir şeyi beklemek az değildir.

Yazar,eğitimde sevginin önemi,derslere zamanında girme,dersleri ilgi çekici hale getirme,çocuklara adlarıyla hitap etme,grup çalışması yapma,görsel öğelere yer verme,sosyal faaliyetleri önemseme,velilerle iş birliği,öğretmenin kendini sürekli yenilemesi gibi konuları akıcı bir şekilde işlemiştir bu kitabında.Anlattıklarını yaşanmış küçük olaylarla,veciz sözlerle ve karikatürlerle zenginleştirmiştir.
Söylenilenler yaptıklarımızdan,yapmaya çalıştıklarımızdan farklı şeyler değil. Neticede hep bildiğimiz,önemsediğimiz şeyler; yine de insana heyecan veriyor. Kitabı okurken bir ara pazartesi olsa bir an önce de okula gitsem,arkadaşlarımı, öğrencilerimi görsem,şu çalışmayı hemen yapsam diye içimden geçti.Motive ediciydi,okuduğuma değdi.