Don Brown’ın romanlarında beni en fazla etkileyen şey: bilimsel gerçekleri, efsaneleri, siyaseti öyle güzel harmanlayıp mantıklı hale getirerek sunuyor ki, insan hem anlamak için zihnini biraz yoruyor ve hem de hikayenin bir kurgu olduğunu da bilmesine rağmen, gerçek yaşamda her an karşısına çıkabilecek gerçekler olarak algılayabiliyor. Verdiği bilgiler, insana bir şeyler öğrettiği gibi kurgunun inandırıcılığı da arttırıyor. Üstelik tüm bunlar, bir polisiye maceranın içine sığdırılıyor. Ama Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar ve Dijital Kale romanlarından sonra İhanet Noktası doğrusu beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Aslında bu hikayede de bilimsel gerçekler ve Amerikan iç siyaseti çekişmeleri var ancak bu defa inandırıcılığı biraz zorluyor.
Romanın ilk yüz sayfasını -sadece başkanlık seçimlerini etkileyecek büyük bilimsel buluşun ne olduğunu merak edip - hikayeye hiçbir katkısı olmayan anlamsız mekan değiştirmelere sinirlenerek, okudum. Arkasından meteorun ve uzayda yaşam olduğunu kanıtlamak için abartılı bilimsel bilgiler geldi. En kötüsü de; bu bilgilerin özenle seçilip bir araya getirilmiş iken; uzaydaki yaşamın olmadığını kanıtlamak için - ki hikayenin can alıcı noktasını oluşturuyordu - ortaya konan bilgilerin yeterince özenli olmamasıydı.
Belki beklentim biraz fazlaydı, ama bu kitabın öncekilerden iyi olmadığını kesinlikle söyleyebilirim.