BİŞREV!..
Bu kitabı arkadaşım okumam için ilk kez verdiğinde, dış kapağındaki iddialı pembe rengi ve üstünde yazan AŞK kelimesini okuyunca, “Aman Allah’ım! Yine mi romantizm, yine mi melankoli” diye geçirmiştim içimden. Fakat okumaya başladıkça kitabın içindeki cevherin, dış görüntüsü ile hissettirdiklerinden çok farklı olduğunu anlamam uzun sürmedi. Buradaki aşk, bambaşka bir aşktı: İlahi aşk…
Şems-i Tebrizi’ye hayran oldum. Onun o lafını esirgemez haline, gözüpekliğine, amacındaki kararlılığına, nefsine olan hakimiyetine, eşitlik anlayışına, mala, mülke, makama tamah etmemesine, gönlünün genişliğine, özgürlüğüne ve daha bir çok özelliğine…
Okudukça insanın elinde büyümeyen, sayfaların gözünüzün önünden birer birer kayıp gittiği, yer yer kendinizi içinde bulduğunuz, kimi zaman içinize inceden inceye dantel gibi işlenen, etkisinden kurtulamadığınız bir kitap. Halen bazı bölümlerini dönüp yeniden okuduğum oluyor ve yine aynı heyecanı ve mutluluğu hissettiriyor. Kısacası okudukça kendini yenileyen, eskimeyen bir kitap.
Küçük bir eleştiri: Böyle maneviyatı bol bir kitabın kapağının, iddialı bir pembe veya soluk gri değil de, saf bir beyaz olmasını tercih ederdim. Üstündeki kalp resmi ise harikulade.
Bir garip kuş misali
Can yumurtası
Kabuğunda uçamazsın;
Korkmadan kır yumurtanı
Selamete uçacaksın!
Bir Şems ölür,
Bin Şems doğar…
Saygılarımla…