Elif Şafak'ı ''Baba ve Piç'' romanıyla tanıdım..İsminden ve gündemden düşmeyen tartışmaları yüzünden oldukça önyargıyla elime almıştım.Kitabın sonunda yazara bakışaçım yeniden şekillendi..Üslubuna,kelimeleri kullanışına hayran oldum.Yazarın Türk yazarlarımızdan o kadar farklı bir anlatım tarzı var ki;her romanında sizi dahada şaşırtmayı başarıyor...Elif Şafak kelimeleri kullanmıyor adeta onlarla dans ediyor...Bu söylediklerim ''Baba ve Piç''te de böyleydi;Mahremde de;Şehrin Aynaları'nda da..Ve Elif Şafak'ın vurulduğum son romanı Aşk'ta da...
Ben bu romanda kendimden çok şey buldum...Tam da hayatımı sorgulamam gereken bir döneme gelmişti.Ella evliliğini,hayatını sorgularken ben de dışarıdan gayet mükemmel gözüken yaşamımı sorguladım..2000li yıllardan çok çok geriye Mevlana ile Şems'in dünyasına yolculuk yaptık birlikte...Çöl Gülü'nün,Sarhoş Süleyman'ın iç dünyalarına ziyarette bulunduk..Kendi adıma 40 altın kuraldan çok şey öğrendim...Şems'in tüm dervişlerden farklı duruşunu,kişiliğini herkesten farklı anlatman Elif Şafak'tan dinledim bir de...Mevlana'ya ve Mevleviliğe bir de Elif Şafak'ın penceresinden bakmak çok çok hoştu benim için...Kısacası AŞK tadına damağımda kalan,zihnimde bir çok iz bırakan harika bir kitap..Teşekkürler Elif Şafak