insanı aşk yolculuğuna,kabukları kırmaya,asılları görmeye çağıran bir kitap...Kitabı elinize aldıktan sonra bırakamıyorsunuz.akıcılığı; herkesin kendinden birşeyler bulmasından ileri geliyor bence.günümüzden ve geçmişten,ilahi ve insani aşktan birarada bahsetmesi,karakterlerin etkinliği insanı romana hayran bırakıyor.Yazarın, tasavvuf felsefesine hakimiyeti,mevlanayı yaşıyormuş gibi anlatması okuyucuyu çok etkiliyor.
Hayatın monotonlaştığı,maddenin insan hayatının merkezine oturduğu bu dönemde,insanı eşyanın melekutuna çağırıyor.İlişkilerin sahteleştiği çağımızda. hayırhahını,(şems gibi) bulmaya iteliyor....Cennet ve cehennemi bu dünyada yaşamaya davet ediyor.
Karakterler çok özenli seçilmiş...sarhoş süleyman,fahişe çöl gülü,alaaddin,baybars,dilenci hasan,kimya...herbiri toplumumuzdan,çoğunluklada dışlanan karakterler..Bunlara şems gibi hoşgörüyle bakmayı ve empati yapmayı öneriyor sanki...
Yazarın Ella tiplemesiyle ilgili olarak eleştirdiğim birkaç yönü oldu.Klasik feminist düşüncesindeki gibi,evhanımlarını ve çocuklarını yetiştirmek isteyen anne ,kocasına sadık iyi bir eş tipini küçümseme...Kadının bunlarla mutsuz olacağı,beyleri tarafından aldatılacağı,ilerde çocukları tarafından horlanacağı. bir bilinçaltı mesajı gibi veriliyor sanki...Bir de aşkın çabuk gelip geçeceği ,aile hayatının bile insana sınır koymaması gerektiği ,gün gelip başka insan için kalbin aşkla çarptığında ,hiçbirşeyi düşünmeden peşinden gitmen gerektiği gibi mesajlar verilmiş.Halbuki aile hayatının toplumun temeli olması hasebiyle;kadının sağlam duruşu aile hayatını birarada tutar.Dünyanın imtihan sırrı gereği mutsuzlukların çaresi ,başka bir aşk değildir...Romandaki aşkın e-maillerle başlaması ve sanaldan gerçeğe dönüşmesi, yine çok yaygın,fakat birçok aile yuvasını dağıtan, yanlış bir mesaj....Bu yüzden okuyucu çok dikkatli okumalı,bilinçaltı mesajlarına karşı uyanık olmalı diye düşünüyorum.