Çoğu okuyucu, Yüzüklerin Efendisi serisinin bu ikinci bölümünü, temponun düştüğü, sürükleyiciliğin en az olduğu zayıf bölüm olarak tanımlar. Oysa bu yanlış tanımlamanın iki nedeni vardır : 1. Olaylar, kısa vadeden orta ve uzun vadeye döner. 2. Geçmişte yaşanmışların olayların arasına girme sıklığı artar. 3. Batıdan Doğuya ve oradan da Güneye çizilen hatta ki yolculuk ikiye bölünerek tekrar batıya döner. Yolun sonunu görmek için sabırsızlanan okuyucu, birden yaşanan bu dönüşü bir geridönüş olarak algılar. 4. Umutsuzluk, bu bölümde yolcuların ve dolayısıyla okuyucunun üzerine çöker. 5. Ve en önemli neden : 1. ve 3. bölümler, olayların akışına bağımlı, edebi açıdan sınırlı okuyucuyu tatmin edebilecek kadar gerilim ve macerayı, üstelik kısa vadeler içinde başlayıp bitecek şekilde sunarken, 2. bölüm, olayların arkasından felsefenin, umutsuzluğun ağır yükünün ve bu umutsuzluğa karşı toplumsal direncin nasıl oluşturulabileceğine ilişkin çıkarımların ve orta dünyanın hızlı olayların yaşanmadığı bölümlerinin de anlatımının üzerine kurulu, edebi açıdan daha ağır ve tatmin edicidir. Yani edebiyatla daha yakın, daha ilişkili okuyuculara yöneliktir.