E-Dergi

Hayatı ve yaşamın anlamını hangi şair bu kadar güzel anlatabilmiştir acaba. Bazı çevrelerce alkoliklik ve sapkınlıkla suçlanan yazar acaba gerçekten öyle mi? Herzaman hayatı, hayatın anlamını, dostluğu, paylaşmayı, dünya malına tamah etmemeyi dörtlüklerinde işlemiş olan şaire biraz haksızlık ediliyor bence. Hayyam şarabı tasavvufi bir simge olarak kullanmıştır rubailerinde. Bu kitabı okuyun ve kararı siz verin. Bu rubailer bana tasavvufu sevdirdi eminim okuyan herkeste aynı etkiyi bırakacaktır.

“Her günah insanda bir sarhoşluk bıraksaydı,
Ayık gezen olmazdı yeryüzünde”

diyor Hayyam. Sadece bu dizeler bile şekilciliğin ne kadar anlamsız ve boş olduğunu gösteriyor bize.

“Kim demiş Hayyam bilmez helali haramı,
Ben helali de bilirim haramı da
Seninle içtiğim şarap helaldir
Sensiz içtiğim su bile haram”

Bu dizelerin üzerine yorum yapmaya gerek var mı? Gönül gözüyle okuyamadıktan sonra hangi yorum açıklayabilir bu dizelerin altında yatan derin manayı. Lütfen okuyun ve kendiniz görün, hissedin.

Diğer üç kitabında aşk şiirlerini, siyasi taşlamalarını ve aşk mektuplarını severek okuduğumuz şairin bu kitabında ise dörtlüklerini bulacağız. Yine aşka ve özleme dair, hayatın anlımına, yaşamanın manasına dair harika dörtlükler. Şairin bu kitabını da tüm şiir severlerin beğenerek okuyacağına eminim. Kitaptan şu aşağıya aldığım dörtlüğün içinde yatan mana hangi cümlelerle anlatılabilir ki. Vakit geçirmeden buyrun duygu ziyafetine.

Gül biraz bunca keder, bunca gözyaşı bitsin
Gül biraz, şu gökkubbe kahkahanı işitsin
Her gidenin ardından koşmağa değmez hayat
Gelecekleri bekle, gidecek varsın gitsin.

İki bölümden oluşan kitabın birinci bölümü şiirler; aşkı, sevgiyi özlemi anlatan şiirler. İkinci bölümü ise mektuplardan oluşuyor. Hep aranan, özlenen, aramaktan mutluluk duyulan sevgili, bir aşamadan sonra hayallerde yaşatılıyor, erişilmez, yaklaşılmaz, bulunmaz doğa üstü bir varlık haline geliyor ve bu doğa üstü sevgiliye mektuplar yazılıyor. Ona olan aşkı ve özlemi dile getiren, hayallerimizin tercümanı olan mektuplar. Yirmibeş mektuptan olaşan mektupları okumayı tüm okurlara öneririm.

Şairin “Acılar Denizi” adlı kitabındaki acılarımızı dile getirişindeki ustalığından sonra bu eserinde siyasi taşlamalarda da hünerini göstermiş. Kendine özgü uslubuyla dizelerin akıp gittiğini hayranlıkla görebirsiniz. Sanırım adına taşlama yapılanlar dahi bunları beğenerek okuyabilmişlerdir. Özellikle Süleyman Demirel için yaptığı “Sülüman” isimli taşlama bir başka.

Şairin, aşk şirlerinin toplandığı bu eserinde acılarımızın tercamanı olmuş. Şiiri Ümit Yaşar Oğuzcan ile sevdim. Sevgiyi, duyguyu onun şiirleriyle öğrendim. Hayranı olduğum şairin şiirlerini okuyan herkes aynı duyguları hissedecektir eminim. Özellikle “Dağ Rüzgarı”ını her okuyuşumda beni alıp götürüyor. Ya şarkılara da söz olan “Ansızın”, “Beni Unutma”, “Bir Gün “? Hepsi ayrı ayrı harika şiirler. Benden bu kadar, lütfen okuyun ve kendiniz görün, eminim şiir müptelası olacaksınız.