Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

Necmi Çoban Tarafından Yapılan Yorumlar

29.03.2004

Kitabı yayına hazırlayan Mustafa ARMAĞAN olduğu için okumaya başladım İlber Ortaylı İle Tarihin Sınırlarına Yolculuk eserini. Kitabın formatı söyleşi türünde. İlk iki söyleşiyi kitabı yayına hazırlayan Mustafa ARMAĞAN yapmış. Bunlar ve diğer tüm söyleşiler daha önce çeşitli dergi ve kitapta yayınlanmışlar. Zaten yazar da bu arşivleri tarayarak bu kitabı ortaya koymuş. Çeşitli kişilerin yaptığı söyleşiler içinde çok iyileri olduğu gibi vasatı aşamayanlar da var. Bu tabii ki İlber ORTAYLI'dan kaynaklanmıyor. Bunun sebebi konuşmacının tarihçi profesörümüzü iyi yönlendirememiş olması. Sorulara verilen cevaplar içinde özellikle aklımda kalanı İsrail ve Türkiye'nin laiklik bağlamında Prof. İlber ORTAYLI'nın ortaya koyduğu benzetme oldu. Gerçekten de bu üzerinde durulması gereken bir konu. Kitabı okurken bir söyleşinin başında verilen ve Prof. ORTAYLI'nın gezdiği şehirleri belirten bilgiyi de oldukça faydalı buldum. Görebildiğim, sezebildiğim kadarıyla tarih okumaları için İlber ORTAYLI tercih edilebilecek yazarların başında geliyor. O zaman bundan sonra herkese bu tarihçimizin kitaplarını tavsiye ederim.
25.03.2004

İngiliz yazar Ian McEVVAN'dan sürükleyici bir macera, aynı zaman da da aşk romanı. İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra (1955) Berlin'de geçiyor macera. Telekulak işleri için göreve alınan telefon teknisyeni Leonard MARNHAM'ın baş kahraman olarak karşımıza çıktığı kitapta macera kadar tutkulu bir aşka da yer verilmiş. Yer altında Sovyetler'in telefon hatlarının dinlenmesi gibi gizli bir görevde çalışırken boşanmış, güzel ve kendisinden yaşça büyük olan bir kadına tutulan teknisyenimiz için hayat toz pembe devam etmektedir. Tabii bu durum çok da uzun sürmeyecektir. Her güzelliğin bir sonu olduğu gerçeği ile acı bir şekilde karşılaşan Leonard sevgilisinin eski kocasının devreye girmesi ile bunalımlı bir döneme girecektir. İlk defa erkekliği tattığı bu kadına çok değer veren Leonard çıkan bir kavgada sevgilisinin eski kocasını istemeyerek de olsa öldürür. Bundan sonra kabus iyice yoğunlaşır. Çünkü ellerinde bir ceset vardır ve bunun en kısa sürede ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu noktada yazarın adrenelin dozunu arttırdığı göze çarpıyor. Leonard, olayların onu sürüklemesi sonucu parçaladıkları cesedi dinleme yaptıkları yer altındaki merkeze götürmek zorunda kalır. Olay burada düğümlenir. Bir yanda çok gizli bir görev, bir yanda ceset. Bu ikilemde kalan Leonard çözümü, dinleme işini kendi çıkarı için ele verme yoluna gider. Daha sonraki bölümlerde ise kıskançlık sonucu tutkulu aşkını da geride bırakan teknisyenimiz alacağı bir haber ile şaşırır ve kıskançlığına sebep olan olayların iç yüzünü öğrenir. Sonuş olarak macera, tutku, aşk ve de casusluk ilginizi çekiyorsa bu kitabı okuyun derim.
25.03.2004

Geniş Zamanlar günümüz Türk edebiyatı yazarları içerisinde güçlü bir kalem olarak sivrilen Ayşe Kulin'in altı adet hikayesinden oluşuyor. İlk hikaye aynı zamanda kitabın da isim babası olmuş. Geniş Zamanlar, Dar Zamanlar ve Son Zamanlar adındaki ilk üç hikaye birbiri ile göbek bağı ile bağlı. Bir olay etrafında örgülenen konu üç kişinin bakış açıları ile değerlendiriliyor. Daha sonra gelen Mestaktomi adlı öyküde ise yazar meme kanseri olan, orta yaşını geçmiş bir bayanın halet-i ruhiyesini betimlemesi açısından oldukça başarılı olmuş. Bir sonraki hikayenin başlığı Çıkmaz Sokakta Yürümek. Bu öyküde işlenen konu ise fakirlik ve imkansızlığın ülkemiz insanının psikolojisi üzerine etkisi. Son hikaye Spassibo İstanbul adını taşıyan ve Türk balesinin kurucusu olan Lydia Krassa Arzumanova'nın ölmeden beş yıl önceki hayatından bir kesit sunuyor. Biyografi kaleme alma konusunda yazarın ne kadar başarılı olacağı daha bu kısa denemeden anlaşılıyor. Kitaba bir bütün olarak bakıldığında biri hariç bütün öykülerin kahramanını bayanlar oluşturuyor. Akıcı bir dille yazılan hikayeler de okuma zevkinizi tatmin etmek için yetiyor da artıyor. Tabii dikkatimi çeken bir nokta da yazarın ülkemizin ve insanlarının bazı olumsuz taraflarını ön plana çıkararak bu konulara parmak basması. Yalnız Ayşe KULİN'in bahsettiği bu olumsuzluklardan bazıları artık günümüzde ya yaşanmıyor; ya da eskisi kadar sık görülmüyor. Bu da olumlu bir gelişme olarak ele alınabilir.
25.03.2004

Jules VERNE'den yine sürükleyici bir macera romanı. North America Practical Association adı ile ortaya çıkan bir şirketin Kuzey Kutbu'nu almak istemesi ile başlayan olaylar bir yerde Aya Seyahat kitabı ile bütünleşiyor ve bu kitabın devamı niteliğine bürünüyor. Yine Gun Club üyesi topçular ve tabii ki onların başı Barbicane ile sekreterleri J.T. WATSON iş başında bu serüvende. Müthiş büyük bir topla dünyanın halihazırdaki eksenini değiştirmeye çalışan bu maceraperest insanlar dünyanın da yüreğini ağzına getirirler. Fakat, küçük bir aksilik büyük bir hesap hatasına neden olacak ve bu girişim başarılamayacaktır. Zaten hesap hatası olmasa bu işe hiç girişilmeyeceği de daha sonradan anlaşılacaktır. Bütün bu olanlardan sonra yazar kitabı şu paragraf ile noktalıyor ki bunun üzerine bizim bir yorum yapmamıza hacet kalmıyor : Öyle görülüyor ki, dünya üzerindeki insanlar, barış ve huzur içinde uyuyabileceklerdir. Dünyanın tabi olduğu şartlarda değişiklik yapmak, insanlığa müsaade edilmiş kudretin üstünde bir olaydır ve kainatın düzeninde, Yaratıcı tarafından kurulmuş nizamı değiştirmek ise insanların yapacağı bir iş değildir.
25.03.2004

Michel ZEVACO'dan yine bir şövalye romanı : Korkusuz Jan. Büyük Macera kitabında olduğu gibi burada da baş kahraman bir şövalye ama adı Jan değil! Aslında kitaba niçin bu ad verilmiş onu da bilmiyorum. Burada Burgonya dükü olan Jan aslında Fransa tacında gözü olan sahtekarın birisi. Halbuki iyileri temsil eden ve kitabın üzerine kurulduğu Pasavan'ı başlığa taşımak ve bu ismi Korkusuz Pasavan veya Hardi Pasavan olarak koymalıydı yazar. Başlığa takılmadan kitaba geçince bu kez de konu içindeki atlamalara takılıyor insan. En hareketli olması gereken sahneler sadece bir paragraf ile geçiştirilmiş. Bunun üzerine bir de konu sanki daha önce işlenmiş gibi, ki yüzde yüz öyle, referanslar verilmesi kitabın müstakil bir eser olarak ele alınmasını güçleştiriyor. Kitap büyük ihtimalle bir serinin üyesi ama bu herhangi bir yerinde belirtilmiyor. Sonu itibari ile iyice hareketlenen kitap biraz önce saydığım nedenlerden dolayı vasatın altında kalıyor ve okuma zevki vermiyor insana.