Kitabı ilk elime aldığımda büyük bir reklam (!) baskısıyla karşı karşıyaydım. Arka kapağında yazanlardan, çevremde okuyan insanlardan, herkese, her şeye kadar reklam vardı. Peki, tamam, bir de ben okuyup öyle karar vereyim dedim. İlk başladığımda gerçekten çok sıkıldım. Kitabın sonunu merakla beklemeye başlamıştım. Ama gel görelim ki kitabın ortasına geldiğimde, kasvet dolu bir kitap olup çıkıverdi karşıma. Kitabın içinde ki dost canlısı mesajlara ve o gerçek insanların (!) doğaya yaklaşımını takdir ediyorum. Doğayla iç içe, onunla barışık bir hayat sürüyorlar. Ona zarar vermeyip, onunla tek bir vücut oluyorlar. Kendi içlerinde geliştirdikleri o üstün (!) kültürleriyle ise bizim batılı zengin Morgan’ı etkiliyorlar. Para yok, trafik yok, iş yok, dert yok, her şeyden uzakta, doğada kendi hallerinde yaşayan bu insanlar yazarımızı bir hayli etkiliyor. Bu kitabı okurken Şamanizm dininin inceliklerini ve saçmalıklarını dinlemekten sıkıntı bastı. Herkesin ilk çıktığında hemen atlayıp, post modern yaklaşımlar “çok mükemmel bir kitap” dedikleri bu esere, ben hiç bu şekilde yaklaşmıyorum…
Saygılarımla…