Bir Çift Yürek Hakkındaki Yorumlar

"Bir çift yürek" hayatımızda karşılaştığımız zorlukların aslında bir fırsat olabileceğini anlatıyor. Kendimizi tanıma ve gerçek gücümüzün farkına varma fırsatı. Hayata motivasyonunuzu artıracak bir kitap diyebilirim. Çok akıcı değil ama başladığı kitabı bitirmeden bırakmayanlardansanız bence okuduğunuz kitaplar arasında olmalı.

Kitapta anlatılan Aborijinler evrenle uyum içinde nasıl yaşandığını açık örneklerle gösteriyorlar. Kitabın verdiği mesajı düşündüğümüzde evrenin her bir parçasıyla uyum içinde yaşamanın o evrenle çatışma içinde olmadan yaşamak anlamı olduğu anlaşılmaktadır. Hatta yazar, böyle bir düşünce yapısının dünyayı yokoluştan kurtarmak için vakit olduğunu ispatladığını söylemektedir. Daha öncede söylenildiği gibi elimizde olan kıymetini bilemediğimiz şeylerin ne kadar fazla olduğunu görüyoruz. Doğallık, sadelik, telepati, birlikte yaşam ve biz bilincinin oluşması, doğayla bütünleşerek yaşama eserin temel noktaları. Kitabın 124. sayfasında bu kabile üyelerinin evrenin halen tasarlanmakta ve oluşmakta olduğu belirtilmekte ve insanlar birer varlık olduklarını anlayamayacak kadar meşguller. Yaşama başka bir pencereden bakmak isteyenler mutlaka okumalı….

Hiçbir şey vazgeçilmez değildir

Bu kitabı okuduktan sonra, vazgeçilmez olduğunu düşündüğünüz birçok şeyin aslında, size fayda yerine zarar sağlayabileceğini görebiliyorsunuz. Bazen sahip olduğunuz özelliklerin farkına varabilmek için bambaşka bir yerden başlamak gerekebilir. Bu kimi zaman kendi isteğinizle kimi zaman ise başkalarının sizi zorlamasıyla olabilir. Ama her son yeni bir başlangıç demektir. Doğa bunu birçok şekilde ifade etmektedir. Ancak bunu görebilmek için, modern dünyada zaman zaman vahşi yerliler olarak adlandırılan kabilelerin (Aborijinler gibi) yaşam biçimlerinden, deneyimlerinden ve geleneklerinden faydalanmamız gerekebilir. Bu deneyimi yaşamayı göze alan ve bunun için seçilen bir insanın ağzından yazılmış, her an yeni bir bilgi bulabileceğiniz güzel bir kitap.

Bu kitap okuduğum birçok kitap arasında gerçekten en iyisi .Gizli kalmış aborjinlerin yaşamalarını insanın sınırlarını ne kadar zorlayabildiği bu kitapta doğa üstü bir dille anlatılmış gerçekten zamanınızı zevkle geçirebileceğiniz elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap

Pozitif enerji dağıtan bir kitap.. her insanın muhakkak bir şeylerden vazgeçebileceğini, imkansız denilebilecek şeylerin başa gelebileceğini, bambaşka bir yaşamın varlığını anlatıyor..Etkileyici, çok iyi bir kitap..

yazarın anlattığı insanlar gerçekten var mıdır bilemiyorum ancak bunun aslında pek de önemi yok. çünkü bu kitapta anlatılan olaylar, olaylara bakış açısı önemli. bu dünyada kendimiz için bir şeyler isterken diğer taraftan doğadan neleri yok ettiğimizin farkına varmaya çalışmalıyız. hem inanç sistemleri ve hem de doğaya ve diğer canlılara duydukları saygı bence dikkate değer özellikler. yaşadığımız zamanda bu saygı ve sevgiye ne kadar ihtiyacımız olduğu da açıkça ortada. bence bu kitap insan olmanın özelliklerini ortaya koyuyor. her sayfasından dersler çıkarılabilecek nitelikte.

Okuduğum en berbat kitaplardan birisi.Tutarsız gidişatıyla bir yerden sonra içinde gerçeklik payı olabilecek şeylere bile inanası gelmiyor insanın.

oldukça iyi bir kitap. insan okurken bir yandanda kendini sorguluyor. ve ortaya pek çok şey çıkıyor bence en başta tembellik

tek kelimeyle müthiş..
acaba aborijinler de müslüman mı diye içimden geçirdim.çünkü benzerlikleri çok.
yazarın "hadi 20 kişi yarış yapalım" deyişine karşı çıkarak "ne yani birimiz kazanıp,19umuz üzülelim mi" demeleri onların mantalitelerinin açık işareti..
müthiş insanlar onlar..

Artık dünya üzerinde görülmeyen belkide tamamen kaybolmuş, başka bir zamana ait insanların; Avustralya Aborjinlerinin modern insanların asla anlayamayacağı biçimde katıksız ve sade hayatı ister istemez sizi birçok şeyin manasını tekrar düşünmeye sevkediyor. Akıcı dili sayesinde hiç sıkılmayacağınız (sadece iki günde okudum:) bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim!

Yazar Avustralya yerlilerinden Aborjin kabilesiyle çıktığı her anlamda zor, bir o kadar da yaralı çöl yolculuğunu anlatıyor. Bu uzun ve zor yolculuğun her aşamasında bedenen ve ruhen olgunlaştığını ve Aborjinlerin değimiyle gerçek insan olmanın yolunu ve güzelliğini yaşayarak öğreniyor. Kitap hayata dair bir çok önemli noktaya değinirken aslında ilkel olarak gördüğümüz o insanlardan gerçek insan olma yolunda öğrenmemiz gereken ne kadar çok şey olduğunu gözler önüne seriyor. Okuyup düşünülmesi gereken bir kitap.

Teknolojinin, bizlere vermiş olduğu tembellikten kurtulmak ve hayatınızı anlamlı kılmak istiyorsanız,(gerçek insanlar gib)okunacak bir kitap

Ortalama olarak 60-70 yıl gibi kısa bir zaman diliminde yaşayan insanların hayatlarını ne kadar anlamsızlaştırıldığını ve basitleştirdiğini, ardından gelecek neslin yaşamaması ve dünyadaki güzellikleri görmemesi için ellerinden geleni yaptığını gösteriyor aborjinler, bu yolculukta bize.
Her türlü baskıya ve dışlanmaya , kentlileştirilme çabalarına rağmen onlar ısrarla doğayla içiçe ,teknolojiden uzak, mutlu ve refah içinde yaşıyorlar ve nasıl yaşanacağını anlatmak isteyen bir avuç insanın hayatı.Tavsiye ederim.

Günümüzde yok olmaya yüz tutmuş pekçok gelenek, görenek, yaşam tarzı, insani değerlerin aslında bir başka göstergesi aborjinlerin yok olan kültürleri. Yüzyılların deneyimleriyle beslenen pek çok kültür bir anda teslim olmuyormu bugünki çılgın yaşam akışına..!
Burada 50 000 yıllık kültürleri yok olan aborjinlerin bir nevi tamamen yok olmadan önce arkalarında kanıt bırakmak için Amerikalı bir kadını aralarına alıp kendi yaşam tarzlarınca bir yürüyüşü anlatıyor bizlere. Pekçok yerini enteresan bulacak , doğanın (!) bize sunduğu nimetlerin birkez daha farkına varacaksınız.
Yanlız ben kitabın ön, arka, iç.... bilimum köşelerine sıkıştırılmış "hangi ünlü bu kitap hakkında nasıl güzel şeyler söylemişler" bölümlerindeki sözlere değer pek bir şey bulamadığımı itiraf etmeliyim.
Okunmaya değer bir kitap fakat okunduktan sonra abartılı iltifatları hak eden bir kitap değil.

Okuduğum kitaplar arasında bu kitap sıradanlar kategorisinde. Hatta sıradanın biraz daha altında diyebilirim. İnsanların bu kitaptan neden bu kadar etkilendiklerini biraz olsun anladım ancak bence kitabın bu yönü bu kitap olmadan da kendi kendimize elde edebileceğimiz bir ufuk diye düşünüyorum.

Bu kitap mutlaka okunması gereken çok nadir kitaplardan biri bana göre. Dünyada maddiyattan çok daha önemli değerlerle yaşamanın ne demek olduğunu bu kitabı okuyarak çok iyi anlamak mümkün. Yazar mükemmel akıcı bir dille yazmış. Benim çok hoşuma gitti. Beni tek düşündüren konu hikayenin doğruluk derecesi. Bunu yazara sormayı çok isterdim..... Mutlaka okuyunuz...

Yolculuk,birşeyler kazandırdıgı kadar varolan ama olmaması gereken nice hasletin terkini okuyucusuna haykırıyor.Morgan,kendisinin önceleri şaşırdıgı gercegin getirilerini aldıkca tekamul ediyor adeta..
Hayata ve hayatın anlamına dair nice ipucu var bu kitapta.
Aborjinler kadar kendimizi de tanıma hevesi ve gayesi ile okursak cok şay kazanacagız.

İnsanın aslının ruh olduğunu, öncelikle onu geliştirmesi gerektiğini çok güzel anlatan bir hikaye. Bunu bilmemize rağmen kaçımız maddi değerlerimizi feda edebiliriz?!! Üstelik neler kazanacağımızı bilmemize rağmen!! Bu konuda Marlo MORGAN da yardımcı oluyor bize; “...bugünün insanlarıyla başlangıçtaki halleri arasındaki en büyük fark, Mutantların korkuyu tanımasıdır,....kabileye göre korku, hayvanlar dünyasına ait bir duygudur ve hayatta kalabilme mücadelelerinde önemli bir rol oynar. İnsanlar Tanrısal Bir’liği tanısalar ve evrenin gelişigüzel ilerleyen bir olgu değil, ayrıntılarıyla belirlenmiş bir tasarım olduğunu bilseler, hiç korkmazlar. İnsanın inancı ya vardır ya yoktur; ikisi birden olmaz. Yerlilerin inancına göre maddesel nesneler korkuya yol açar, insanlar ne kadar çok mala sahipse o kadar çok korkarlar. Ve olasılıkla sadece bu nesneler için yaşarlar.” Mutlaka okuyun, dünyaya bakış açınız, değer yargılarınız değişebilir!!

Bu kitap evrenin ve dünyanın gerçek yaşam öyküsünü yansıtan,insanın acizliğini gözler önüne seren,maddi alemin gereksiz ve anlamsızlığını ifade eden mükemmel bir kitap

Saatini, cüzdanını maddesel ne varsa üstündekileri çıkarıp ateşe attı... Sonra yürümeye başladı Avustralya çöllerinde. Yolda öğrendi aslında asıl yaşamın sinemaya gitmek veya saçını yaptırmak olmadığını .. Aylarca yürüdü.. öğrendi.. Daha duygusal, vahşi ortamdan çıkıp daha insancıl oldu..
Aborjinileri tanıtan, insanlığı öğreten, mucizeleri gösteren huzur verici bir kitap..

'Bir Çift Yürek' sanırım bir çok insanin, kızılderililer yada ıssız yerlerde yabani olarak adlandırılan şekilde yaşayan insanlar hakkındaki fikrini değiştiren bir kitap. Bu şaşırtıcı olaylar zincirini bize amerikalı ve bu tur olaylara başlarda çok sıcak bakmayan bir karakter anlatıyor. Ve onun Aborjinlerin arasına girdikten sonra hayvanlar ve insanlar arasındaki benzerlik ve saygı insanı hayrete düşürüyor.

bu kitabı okuyup da birşeyler öğrenmemeniz mümkün değil bence. süper bir kitap. uzun süre etkisinden kurtulamıyorsunuz. inanın bu kitabı okuduktan sonra hayata bakış açınız değişecek. doğal olmak aslında herşeyden güzel...

Hayatım boyunca yüzlerce kitap okıdum ve "Bir Çift Yürek" bunların arasında en değerli olanlardan biri oldu. Yüksek bilinç düzeyine ulaşmış gerçek insanlarla 120 gün çölde yaşanmış bir yolculuk. Her satırda çıkartılacak dersler. Bence kitabı okuduktan sonra insanın bakış açısı değişiyor daha ılımlı, daha sakin, daha anlayışlı ve herşeye karşı sevgi dolu bakmaya başlıyor. Ne demek istediğimi kitabı okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız.

Kİtapta Avustralya'nın yerlileri olan aborjinlerden bahsediliyor.Aborjinlerin teknolojiğe nasıl karşı koyduklarını Marlo Maorgan bence çok ta güzel anlatmış.Kitapta verilmek istenen bence en önemli mesaj şu:"Doğa insanlığın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek güçte"Aborjinler de bunların farkında ve bunları çok güzel kullanıyorlar.Kitap okunduktan sonra dünyamızda kaybolan bazı değerleri(kardeşlik,dotluk,barış,sevgi gibi)hatırlatması bakımından da değerli bir kitap."Bir Çift Yürek" adlı müthiş eseri okuduktan sonra aborjinleri daha yakından tanımak isteyebilirsiniz.Bu kitabı okuyanlara ayrıca "sonsuzluğun mesajı" adlı eseri de öneririm çünkü bu kitabın devamı niteliğinde.Tüm kitapseverlerin dikkatine...

Okuduğum en sıra dışı en güzel romandı. Bir kadının yolculuğu o esnada başına gelen ilginç rastlantılar, yenmeyecek şeyleri yiyecek konuma gelmesi... Çok ilgi çekici bir roman aborjini kelimesini bu romanda keşfettim. Ve daha bilmediğim hayal bile edemeyeceğim olaylar zinciri içindeki bir bayan. Yazar kalemiyle öyle güzel oynamış ki tek kelime edilmiyor esere.HARİKA...

Avustralya Aborjinlerinden bahsediyor.Doğrusu pek amaçsız insanlar bu aborjinler.Hayattan hiçbir beklentileri yok kendi alemlerinde yaşıyorlar işte.Yazar da onlardan kimseye bahsetmiyor işte bu çok saçma.Onların yerini kimse bilmiyor...neden

Pragmatist(faydacı) batı dünyasından çıkıp Avustralya nın yerli halkı aborijinlerin hayat serüvenine dahil olan yazarın onların yaşam felsefesinden etkilenmesinin hecelemesi diye tanımlayabiliriz kitabı.Teknolojik imkanları ile küstahlaşan insanlığın doğaya karşı takındığı tavrı sorgulayor yazar bu kitapta. Doğa ile uyumlu bir kabilenin güzel yaşamını metropolün sıkıcılığından sıyrılması ile harmanlayan yazar insani ilişkilerde özellikle informal ilişkilerde yerli halkın samimiliğini ama batı dünyasının iki yüzlülüğünü yansıtıyor. Mutlaka okuyun!...

Kitabı okuyalı çok oldu ama aklıma hala takılan şey Marlo Morgan'ın olaylara karşı kendi görüşleri.Kitap gerçekten son derece sürekleyici ve ilginç.Kitabı eline alan bence bırakmadan bitirmek isteyecektir.Ama dogru veya yalnış kendiside birazda yorum yapsaydı daha akılda kalıcı olurdu diye düşünüyorum.

Kitabı yeni okudum.Bir gecede bitecek kadar sürükleyici.Eleştirilerde 'beklentileri karşılayamayacak kadar da zayıf bir içeriği olan bir kitap...'diye geçmiş.Marlo Morgan hayat felsefesinin anahtarını vermiyor ki kitabında.Biz herşey mekanize hale geldikçe,duygulardan uzaklaştığımız bir çağda,çölde ve bunların hepsinden uzak yaşam savaşı veren 'gerçek insanlar'ın birbirine olan bağlılıkları ne kadar güzel ifade edilmiş.Onlar maddeye önem vermiyorlar,okuyanlar hatırlayacaktır-yağmur seli herşeylerini götürdü,ama onlar gülmeye devam ettiler.Çünkü önemli olan kabileden kimsenin kaybolmamasıydı.Beni etkileyen daha bir çok nokta var,bilge adamların hayat görüşleri,kendilerini devamlı geliştirmeleri,Morgan'a kendi kültürlerini tanıtmaları şekli v.s
Bir an siz de;o çölde o yürüyüşte siz de varsınız gibi hissediyorsunuz.
Muhakkak okuyun,eminim ki bittiğinde siz de etrafınıza benim gibi bir başka bakacaksınız.!!

Sıradışı kitaplara daima ilgi duymuşumdur. Bu kitap da bu yönüyle ilgiyi hak ediyor; ama sadece o kadar. Tamam bazı güzel mesajlar aralara serpiştirilmiş. Mesela modernizm ile medeniyetin ya da ilerleme ile modernleşmenin aynı şeyler olmadığı hususunda tatminkar bir yaklaşım var; ama kitapta anlatılan ve kısmen abartılan olaylara bence günlük hayatımızda ekseriyetle rastlıyoruz. Din duygusu içine yerleşmemiş insanların belirli bir yaştan sonra -öyle bir yaş ki her türlü dünyevi amaca (iş, eş, mal vs.)ulaşıldıktan sonraki dönemin yaşı- arayış içine girmelerinin belirgin örneği. Batı'da profösöründen işadamına kadar her türlü insan kalbini tatmin etmek için kah bir budistin kah bir Hint fakirinin yanına giderek tatmin olmaya çalışıyor. Kendi ülkesinde yatağa bile takım elbiseyle giren bir insanın böyle yerlerde neredeyse çırılçıplak bir halde başkasının emri altına girmesi akıl ve mantık için ne kadar da abes değil mi? Ama dedik ya bir noktadan sonra duygular zapt u rapt altına alınamıyor. İşte kitap bu arayışın en çarpıcı örneklerinden bir tanesi.

Marlo Morgan bu kitabında avustralyanın yerli halkı olan aborjinler hakkında okuyuculara bilgi vermiş. anlatımı olayların kendi başından geçmiş gibi. onların hayatına uymakta nasıl zorluklar çektiğini ve başına gelen inanılmaz olayları çok güzel bir ifadeyle anlatmış

Marlo MORGAN'ın çoğu ülkede best-seller olmuş romanı Bir Çift Yürek konu olarak Avustralya'nın yerli halkı olan Aborijinler'i ele alıyor. Yazar konuyu kendi başından geçen bir olay gibi kaleme almış. Böylece kitap belgesel olmaktan kurtularak roman hüviyetine bürünmüş. Onların yaşamlarına uyum sağlamakta çektiği zorluklar, beraber Avustralya'nın en ücra yerlerine kadar gitmeleri, doğaüstü olaylar yaşamaları hep akıcı bir dille okuyucuya aktarılmış. Sonuç olarak güzel bir eser sunan yazarla ilgili şu dipnotu da düşmeden geçemeyeceğim : Konuya ikinci bir kitapla daha değinmek için yazdığı "Sonsuzluğun Mesajı" isimli kitabı çoğu devam filminin başarısız olması gibi aynı akıbetten kurtulamamış.

Olamaz, olamaz, olamaz kesinlikle böyle bir eser. Hep derdim bir Simyacı, bir de Martı diye. Artık yeni bir kitabı; 'Bir Çift Yürek'i rahatça tavsiye edebiliyorum. KEsinlikle okuduğunuzda kendi kendinize bir paradoksa düşüyorsunuz. 'Biz mi gerçek insanlarız, yoksa kitabın kahramanı aborjinler mi?' diye... Mutlaka ve mutlaka okunması ve başucunda yer edinmesi gereken bir kitap. İçinde beğenemeyeceğiniz veya abartılı bulabileceğiniz hiçbir şey yok. Sadece anlayamayacağınız ya da kabul edemeyeceğiniz bölümler var. Tabi onlarda bence kitaba ayrı bir tata katan kısımlar. Elimde olsa yazarın saatlerce elini sıkarak O'nu tebrik etmek isterdim.

Bu güne kadar alışmış olduğunuz bütün teknolojiyi bir kenara bırakıp çölde bir avuç yerli ile yaşamak, onların tertemiz dünyasında misafir olmak, konuşmadan anlaşmak ve konuşmanın şart olmadığını , onları, “yerli”leri tanıyıp aslında bizden ne kadarda ileride olduklarını çünkü ilerlemek için bizler gibi kendi özlerini bir kenara atmadıklarını anlamak.
Sahip olduğumuzun ne yazıkki farkında olmadığımız güzelliklerimizi anlamak için çölde yabani bir hayat sürmemiz gerekiyorsa yine de ben yokum. Çünkü bizlere bahşedilen güzellikleri yüreğinde hissetmek için o yabanıl hayatı yaşamayı göze alan insanda o “yürek” zaten vardır. Uzaklaşmasına gerek yok. Ve bizler bu kitaptan bir ders çıkarıp yüreğimize kavuşmaya çalışırsak ne ala. Yoksa yine filimlerdeki acılara gözyaşı dökerken yanımızdaki insanın gözlerinin rengini bile bilemeyeceğiz.

Bence harika bir kitap,tavsiye ederim. Teknoloji ve onunla birlikte giden herşeyin insanı kendisine ve doğaya nasıl yabancılaştırdığını çok iyi anlıyosunuz.

materyalizme gırtlağına kadar gark olmuş garbın bir peri masalı gibi okuduğu ve biraz olsun kendini insan hissettiği bir kitap fakat muazzam bir kültür mirasının üzerine oturmuş anadolu insanının bu kitabı ne maksat ile bu denli hararetli okuduğunu anlayabilmiş değilim. şöyleki,henüz insanı tarif edememiş bir medeniyetin mensuplarının en ufak bir insanlık kırıntısı karşısında ne kadar telaşa kapılıp nasıl tepki vereceğini bilemediğine ve bu insanlık kırıntısı karşısında hayretten hayrete savrulduğuna bir çok defa şahit olmuşumdur ama muazzam kültür mirasını bir kenara bırakıp anadolu insanının bu kırıntılardan etkilenmesini hayretler içinde seyrediyorum. yazık bu mirası devralan nesillere. ve yazık bu mirası bu nesillerden öğrenmeyi bekleyen garbın bahtsıuz insanlarına... selam

Neden insanlar tarih boyunca hep yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda bırakılıyor. Kızıldereliler ve aborjinler aynı kaderi paylaşmış ırklar. Onlarmı zamana uyamıyor zaman mı onlara? İsteselerdi ellerine silah alıp savaşabilirlerdi. O kadar doğallar ki. Bir makinaya ellerini bile sürmemişler. Hala dahada direniyorlar. Bu hikaye bana doğayı nekadar mahfettiğimizi, Zaman ayarlı makina gibi olduğumuzu, teknolojinin getirdiklerine ne kadar bağımlı olduğumuzu düşündürdü. O çöl sıcağının altında günlerce sadece doğadan elde edebildikleriyle yaşayabilmeleri,ne zaman ne olacağının bilinmemesi bana bu kitabı zevkle okutturdu. Yazarla kitap sanki bütünleşmiş. Bence okuyun herşeyi ne kadar kolay elde ettiğimizi bir görün.

Bir çift yürek insanoğluna yaşama gayesini farkettiren bir kitap.
Kitabı okuduktan sonra ne kadar yozlaştığınızı hissediyosunuz.Gerçek insan olmaya ulaşabilirmiş gibi hislere kapılıp bir süre ayaklarınızın üzerine basmıyorsunuz.Çok etkilendim.Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.

Bir çift yürek insanlığın iki kutup arasındaki yolculuğunu anlatıyor.Gerçeklik ve iyilik bir kutup, sahtelik ve yapaylık diğer kutup. Morgan işte bu kutuplardan gerçekliğe en yakın olan Aborjinlerle birlikte tüm yapaylığını ve sahte değerlerini arkasında bırakıp insanlığın öz gücüyle tanışma fırsatı bulduğu bir yolculuğa çıkıyor. Kötülüğün olmadığı bir beden, yaratıcının bahşettiği tüm doğal güçlerini ihtiyacı olduğunda kullanabilir, ancak bozulan dünyamızda, yapaylaşmış herşeyin bu güçlerimizi kullanabilmemiz hatta görebilmemizi engellediğini daha iyi anlamamız için okumamız gereken bir kitap.

"New Age" akımının dünyada yaygınlaşmasına paralel olarak ülkemizde de insan ruhunun gizemli köşelerine ışık tutmağa çalışan kitablar ciddi satış rakamlarına ulaştı. Bunlar arasında en popüleri olan "Bir Çift Yürek" bir tıp doktoru olan Marlo Morgan'ın Avustralya'nın kadim sahibleri olan Aborijinliler arasında yaşadığı manevi serüveni -elbette ki maddi realiteyi de içeriyor- anlatıyor. Eğer kitabın yazarı bir tıp doktoru olmasa ve yazarı çıktığı Tv proggramlarında görmese idim anlatılan serüvenin gerçekliği hakkında kolay kolay ikna olamazdım. Sonuç olarak insanın sadece birkaç kilogram et, birkaç kilogram kemik, birkaç metre damar ile sinirden ibaret olmadığını veciz olarak anlatan bu eser ruhun varlığı ve materyalist teorinin kofluğu hakkında büyük bir meydan okuma olarak okunmalı derim.

Bu kitabı okuyunca bizler mi ilkeliz yoksa yerliler mi ? ilkelliğin belirleyicisi ne ?
Yaşam gayem ne ? soruları ve Avusturalya ormanlarının çekim gücü, sevginin üstünlüğü insanı ele geçiriyor...Derinlerde gizli kalmış bir güzelliğe yapılan, sessiz bir yolculugun bileti sanki bu kitap...

Kitap hakkında pozitif görüşte olmakla beraber kitaptan birşeyler alamayan insanları da asla yadırgamıyorum! çünkü bazı insanlar teknoloji olmadan yaşayamaz. Ama önemli olan bence çiçeklerdeki özsu gibi, sizin için gerekli olanları alıp onlar ile pozitif olma yolunda bir adım dahi atabiliyorsanız bence kafi!!!

İnsanın ve hayatın yaratılış gayesini anlamaya yönelik çarpıcı örneklerle anlatımlı çok güzel bir kitap. Özellikle tevhidi anlayışın, saf, düşünceleri modern öğretilerle çarpıtılmamış gerçek insanlar tarafından ifade edilişi İslami düşüncenin Avustralya'nın yamyam denilen yerlileri tarafından dile getirilmesi çok önemli.

Bir Çift Yürek'te Avysturalya'daki aboroginler'in yaşam tarzlarını anlatıyor.Çok güzel bir uslupla anlatılmış insanların genel kültürlerini geliştirmede birebir kitap süper yazarlarımızdan olan MARLO MARGON her zamanki gibi yine bizlerin bilgi hazinesine büyük bir şerefle sunmuştur.

kitap şaşırtıcı olduğu kadar etkileyicide.kaybolan değerlerin ne kadar önemli olduğunu insan bir kez daha anlıyor.yitirilen çevrenin ve canlıların insan için ne kadar önemli olduğu çok net bir şekilde anlatılmış.ayrıca sadece dünyada medeni diye sayılan insanların medeni olmadığıdaha net anlaşılıyor.

bence kitap oldukça klişe.anlatım ve dil bakımından söz söylenemez.kusursuz bir edebiyat.fakat anlatılan olaylar bana masal gibi geldi.gerçekten çok ama çok uzak bir olayı gerçekten yaşanmış gibi gösterilmesi insanları kandırmak bence.piyasa kitaplardan biri olmuş.yani moda olduğu için okunuyor ve ders alınacak bilgiler olduğu savunuluyor.kitap bana ders falan veremedi malesef.çünkü bilim çağını yaşıyoruz ve bunu reddedemeyiz.günümüz teknoloji çağı olduğuna göre bunu yadsımak ta yanlış.kitap insana bunu savunmayı öğretiyor.ayrıca kitapta bahsedilen aborjinler de bana saçma geldi.herhengi bir insanın doğa üstü gücü olduğuna inanmak fala büyüye inanmakla aynı şey.herzaman şiddetle karşı çıkan insanların böyle bir kitabı da aşırı beğenmesi tuhaf.

Bu kitabı okuduğunuzda, insanlar tarafından yaratılmış yapay ve sorunlu bir hayat sürdüğünüzü ve bu şekilde kitapta da dendiği gibi "mutant" olduğunuzu anlıyorsunuz. Dendiği gibi hakikaten kitabın her sayfasında alınacak dersler var. Yolundan çıkmış, çözümler arayan insanlığa yol gösterecek nitelikte bir kitap. Bunu onlar aborijin olduklarından değil, değiştirilmemiş kendi işleyişi olan, doğanın tüm canlılara sunduğu, fakat bizim bir şekilde çıktığımız (ve bu yüzden zorluklar çektiğimiz) bir yaşamları olduğundan söylüyorum. Herkesin bu kitaptan birşeyler alması dileğiyle...

Marlo Morgan'ın yazdığı "Bir Çift Yürek" uluslararası bestseller olmuş ve bunuda hak etmiş bir kitap.İlkel bir kabile olan Aborijinlerden hayatını değiştirecek olan öğretiyi öğrenmiş olan Morgan,insanların kendilerine örnek alacağı bir öykü yazmış.Teknolojiden çok uzakta olan Aborijin kabilesinin 50.000 yıllık kültürlerinin felsefesi ve bileliği Morgan'a,para ve değerli saydıkları eşyalardan çok daha önemli şeylerin bulunduğunu ve bununda;doğanın ta kendisinin ve doğanın içinde saklı olan ve ruhumuza yansıyacak manevi bir huzur olacağı mesajını iletmiştir.Aborijin kabilesi,insanların bulmuş olduğu teknolojinin doğayı öldürdüğünün farkındadır,aynı zamanda bizim hayatımızda ihtiyaç duyduğumuz herşeyin aslında doğanın içinde saklı olduğunun bilincindedir.Hatta teknolojinin halledemeyip,tabiatın çözebileceği sorunlar vardır ama bu çözümlerde tabiat yok oldukça kaybolup itmektedir.Kabile,Morgan'dan bu mesajı tüm insanlığa iletmesini ister.Bu kitabın neden bestseller olduğu sorusunun cevabını kitabı okuyunca fazlasıyla bulacaksınız.

avusturalya yerlilerinin yaşantısının anlatıldığı bu kitapta herkes kendinden bir şeyler bulabilir.kitap bir solukta okunacak kadar sade bir dille yazılmış.kitapta anlatılan aborjinlerin yaşantısı,aslında bozulmamış,art niyetli olmayan insanların yaşantısıdır.marlo morgan'ın ustaca saptamalarının üzerine fazla bir yorum yapmak yersiz olur.şu kadarını söyleyebilirim ki insani değerlerini hatırlamak isteyenler bu kitabı mutlaka okumalıdır.pişman olamazsınız.denemeye değer

kitabı dün elime aldım ve bu gece yeni bitirdim.o kadar akıcı bir kitap yeni yaşayışlar öğrenmek için sabırsızlanıyor insan. toplumda hepimiz günlük işlere o kadar dalmışız ki yaradılışın manasını unutmuş maddenin esiri olmuş mal mülk için birbirimizle kavga ediyoruz.biz mutantlar günlük sorunlar için uğraşmaktan gelecek için düşünmeyi unutmuşuz.ama gerçek insanlar da mal mülk kavgası yok herşey tanrıya ait olduğunun farkındalar. onlar için önemli gün, kutlanacak gün bir kişinin yeni birşey öğrendiği gün....
yitirdiğimiz değerlerin farkına varılabilmesi için okunması gereken çok önemli bir roman bence mutlaka okuyun!