Kendisi olmasa da etrafında yaratılan "dokunulmazlık halesi" ve sanki entelektüel olmanın ilk şartlarından biri de bu kusurlu romanı sevmekmiş gibi, dört koldan "dayatılan" propaganda ile tam bir sosyo-psikolojik vaka olan bir eser. Oğuz Atay'ın yaklaşan ölümünün aciliyet hissiyle, gerekli düzeltmeleri ve değişiklikleri yapamadan çıkardığı bu kitap ne yazık ki, kendisine yüklenen ağır yükü kaldıracak kapasitede değil. "Tutunamayanlar"ı doğru değerlendirmek için, fena halde öykündüğü iki dünya klasiğini bilmek gerekir: James Joyce'un 1922'de yayımlanan (aslında 1918'de tamamlandı) "Ulysses" romanı ile V. Nabokov'un 1962'de yayımlanan "Pale Fire/Solgun Ateş"i. Atay'ın romanı ise 1972'de çıkıyor. Kantolar bölümü birebir "Solgun Ateş"e öykünüyor, noktalama işaretilerinin olmadığı uzun bölüm ile başka birçok bölüm ve genel üslup ise Ulysses"e öykünüyor. Ama dünya edebiyatı bilgisi sınırlı Türk okuru ve dar bir entelektüel çevresi, bunları bilmez veya tartış(a)maz. Bu kitap madem bu kadar iyi, neden sadece Hollanda diline çevrilmiş? Yine de okunmayı hak eden (en azından ne olduğunu anlamak için), ama "bon pour l'orient" ("sadece Şarkta muteber") olduğu unutulmaması gereken bir "natamam" roman taslağı.