Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanını, yazıldığı dilden okuyabilmenin büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle anlatıcının olup bitenleri aktarma biçimi merak uyandırıcı. Hikayeyi ilerleten en büyük unsur da bu bence. Zaman zaman geçmişe, bazen de ileride olacaklara değinerek; meseleyi fazla dağıtmadan, zamanında ve kararında bir biçimde ustalıkla toparlayıp kaldığı yere geri dönüyor.
Hikayeye anlam katan, olayları ve kişileri domino taşları gibi birbirine etki edecek şekilde temas ettiren ve zamanı zamanla anlatan bir roman haline geliyor böylelikle.
Kitaba adını veren enstitünün kurulması aşamasına gelene kadar yaşananlar hayli dikkat çekici. Peki hangi meseleler üzerinde ilerliyor bu roman, nelere değiniyor?
Metafizik olaylar, cemiyetler, rüyalar, zaman mefhumu, kayıp hazineler, yasak aşklar, yanlış anlamalar, davalar, psikoloji, mimari, kurumların işleyişi, medyumlar, talihsizlikler, kayıplar, kazançlar ve elbette saatler… Tüm bunlar ve daha fazlası “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nün öncesi ve şimdisi oluyor.
Bütüne bakıldığında bir insan bir ömre neleri, kaç yaşamı ve insanı sığdırabilir diye sormadan edemiyor insan.
Yaratıcı, trajikomik, yer yer hüzünlü ve kesinlikle zamansız bir roman.
Kitabın sonuna geldiğinizde ilk sayfalarını yeniden okumanızı öneririm. Bu muhteşem kurmaca, dünyanın kendi içinde yelkovan ve akrep gibi turladığına şahit olmak paha biçilemez.
Bence, Saatleri Ayarlama Enstitüsü edebiyatımızın başyapıtlarından biri. Bu derinlikli romanın okuruna çok şey katacağına inanıyorum.