"Ben polisiye-gerilim kitaplarını oldum olası sevmem. Çünkü suçlular veya 'esas oğlanlar' hep sona saklanmaya çalışılır. Hal böyle olunca da, konuda ara sıra dağılmalar olur, bütünlük içermeyen olaylar sırf heyecan olsun diye kitaba konulur. Bu da bana göre zorlamadır ve yapaylıktır. Hatta bana göre, bir polisiye-gerilim yazarının diğer kitapları neredeyse aynıdır, bazıları da birebir aynı olabilir," derdim hep, taa ki bu kitabı okuyana kadar. Sırf polisiye-gerilim kitaplarına son bir şans vermek için de Şeytanın Gözyaşı (Jeffery Deaver-Epsilon Yayınları) kitabını okudum. Sonuç olarak Şeytanın Gözyaşı, yukarıda bahsettiğim, "Polisiye-gerilim yazarının diğer kitaplarının birbirine benzemesi" görüşümü ortaya çıkardı. Çünkü VCD'sini izlediğim Kemik Kolleksiyoncusu (bilindiği gibi Jeffery Deaver'ın kitabının uyarlamasıdır) ile içeriği tıpa tıp aynıydı. Bir arkadaşımdan aldığım tavsiye sonucu, Kızıl Nehirler kitabını geç de olsa aldım (filmini izlememiştim). İyi ki de almışım!.. Kitabın konusu bütünlük içeriyor; suçluyu en sona saklama düşüncesini taşımakla beraber, ara ara ipuçları vererek (tabii bu noktada kitabı dikkatli okumak lazım) kafanızda canlandırmanızı sağlıyor. Hatta Jean-Christophe Grangé'yi o kadar çok beğendim ki, diğer kitaplarını da aldım. Şimdi sırasıyla Taş Meclisi, Leyleklerin Uçuşu ve Kurtlar İmparatorluğu'nu okuyacağım.
Polisiye-gerilim kitaplarından hoşlananlar zaten okumuştur, ama benim gibi bu kategoriye pek rağbet göstermeyen kişilerin de beğeneceği, zevkle ve heyecanla okuyacağı bir kitap Kızıl Nehirler... Hatta bu kategoriye şans vermek için de güzel bir seçim olduğunu düşünüyorum. (ANKARA)